21 Kasım 2013 Perşembe

Annyong!

Merhaba arkadaşlar. Sınavlar, staj derken yine pek yazamıyorum kusuruma bakmayın ^^
Öncelikle twitter'dan beni takip edip, mesaj atanlara; attıkları şahane mesajlardan dolayı binlerce kez teşekkür ederim.
Beni destekleyen herkese teşekkürlerimi sunarım.
Bu blog bu kadar da olsa ilerlediyse gerçekten sizlerin emeği küçümsenemez.
Okuyucularımdan 3-4 kişi Kore'ye gidecekti. Hatta sanırım 2 tanesi gitti bile. Eğer hala arada sırada bu deli kız yine ne yazmış diye bakıyorsanız ve bu yazdıklarımı görürseniz, sizlerden ricam bana fotoğraf yollamanız dostlarım :) Böylelikle sizin adınızı vererek bloğumda paylaşır, henüz sizler gibi hayalini gerçekleştirememiş dostlarınıza -içlerinde de bana- çok büyük yardımınız dokunur, duacınız oluruz :)
Bu arada dizi izleyeceğim diye sınavları sallamaya başladım ama The Heirs de bırakılacak dizi değil ya. Neyse, bunu sonra konuşuruz.
Bolca yorum atın, twitter'dan takip edin ve mesaj olarak aklınıza takılan herşeyi sorun! Mesaj atanlar bilir, sohbet etmeyi severim! Sizi seviyorum, Allah'a emanet olun :)

28 Ekim 2013 Pazartesi

Bir dakika bakar mısınız?

Bugün farklı bir şey deneyip sizlerle yazdığım yazılarımdan birini paylaşmak istiyorum.. Umarım okur ve fikirlerinizi benimle paylaşırsınız...

Farklı ülkeler, şehirler görmek istiyorum. Değişik kültürleri tanımak istiyorum. Çok değişik insanlarla tanışıp, onları dinlemek istiyorum. Hayattan beklentilerini, seçtikleri yolu, nedenlerini, sonuçlarını anlamak istiyorum. Aynı hatayı farklı şehirlerde defalarca yapıp her bir şehirde farklı dersler almak istiyorum. Açıkçası bir yere takılı kalmak istemiyorum..
Seul, New York, Tokyo, Paris, Berlin, California, Los Angeles...
Daha aklıma gelmeyen onlarca şehir.. Kimsenin gitmeye cesaret bile edemeyeceği yerlere gidip oralarda yaşamak istiyorum. İnsanlara kendimi anlatmak istiyorum. Onları dinlemek istiyorum.
Değişik diller öğrenmek istiyorum. Adaletin, aşkın, eşitliğin, anlayışın, hoşgörünün, saygının her dildeki karşılığını öğrenmek istiyorum. Şu dünya üzerinde insanlara, kültürlere dair öğrenebileceğim herşeyi öğrenmek istiyorum..
İnsanlara rengin, farklılıkların, değişik inançların ya da inançsızlıkların saygıdan, hoşgörüden ve sevgiden önce gelmediğini ya da gelmemesi gerektiğini göstermek istiyorum. Derdim öyle dünya çapında tanınmak falan değil... Sadece değişik dostlarım olsun istiyorum.
Afrika'ya gitmek istiyorum mesela.. Oradaki çocukların gülümsemelerinden ders almak istiyorum. Onca yokluğun içinde hala nasıl mutlu olduklarını çözebilmek için uzaktan imrenerek izlemek istiyorum onları... Elimden geldiğince içlerinde olmak istiyorum.
Mesela New York'a gitmek istiyorum... Şehirdeki düzeni saatlerce izlemek istiyorum. Şöyle bir kafeye oturup sokaktan gelip geçen insanları izlemek istiyorum sadece. Ellerinde milyon dolarlık çantalarıyla dünyadan bir haber gezen genç kızları, aynı yoldan açlıkta karnı ağrıyarak geçen küçük çocukları görmek istiyorum..
Hayatı boyunca yanlış tercihler yapmış biriyle oturup saatlerce tartışmak istiyorum aslında.. Belki bir hayat kadınıyla, belki azılı bir hırsızla... Tek bir kelime etmeden saatlerce dinlemek istiyorum onu. Hayatını, geçtiği yolları anlamak istiyorum. Onu, onun gözünden görmek istiyorum.
Sadece Katoliklerin yaşadığı bir kasabada ateist biriyle arkadaş olmak istiyorum mesela. Kasabanın ortasına geçip bağıra bağıra "Ben Müslümanım!" demek istiyorum. Farklılıklarımıza rağmen beraber yaşayabileceğimizi göstermek istiyorum insanlara...
Adını bile bilmediğim bir sokak sanatçısını saatlerce dinlemek, izlemek istiyorum..
Gecenin geç saatlerinde işlek bir caddede bir kaldırımın kenarında durup ayakta duramayacak kadar sarhoş insanları izlemek istiyorum.
Hindistan'a gitmek istiyorum mesela.. Bilmem kaç yüz dinin birarada yaşandığı o efsanevi ülkeye...
İslamiyet'in peşinden gitmek istiyorum mesela. Arabistan'da, Endonezya'da, Almanya'da, Hindistan'da, Afrika'da İslamiyete dair bir şeyler bulmak istiyorum.
İnsanların çok basit bir şeyi bile ne kadar farklı anlayabildikleri gözlemlemek istiyorum.
İnsanları tanımak istiyorum kısaca. Dünyanın her yerindeki insanları... Her dine inanan ya da hiçbir şeye inanmayan...
Sanırım ben dünyanın düzensizliğindeki düzeni anlamaya çalışıyorum..

28 EKİM 2013 / 10:13

UMARIM BEĞENİRSİNİZ..

20 Ekim 2013 Pazar

Güney Kore'de Üniversite Eğitimi

Bazen insanları kendinize yakın bulur, hayallerinizi ya da hedeflerinizi paylaşırsınız. Ama aldığınız tepkiler hevesinizi kursağınızda bırakır hatta biraz abartmak gerekirse yaşama sevincinizi elinizden alır.
Ben neredeyse her üniversite muhabbeti olduğunda bu ironiyi yaşıyorum çünkü insanlar hemen "Neden Güney Kore?" , "Kızım manyak mısın, git Amerika'da oku madem öyle" , "Yapamazsın sen" vb. cümleler kuruyorlar.
E bu da haliyle insanın motivasyonunu yerle bir etmeye, bütün çalışma isteğinin içine tükürmeye yeterli oluyor. Ben üniversite hakkında düşünmeye başladığımdan beri Güney Kore istiyorum. Önceden insanlar bu tarz söylemleri çok canımı sıkardı. Kendime güvenimi kaybeder, "Ya acaba gerçekten yapamaz mıyım?" diye düşünürdüm. Zaman ilerledi.. Benim hedefim değişmemişti ama farkettiğim bir şey vardı. İnsanların tepkileri de değişmiyordu. Gerçekten hırs yapıp gece gündüz ders çalıştığımda da "Ya sen yapamazsın" diyorlardı, kitap yüzü açmayıp gram ders çalışmadığımda da.. 
İşte o zaman anladım ki bu insanların söyledikleri benimle alakalı değil. Onlar anlattıklarımı imkansız buluyorlar çünkü kendilerine güvenleri yok. "Ben yapamazsam o da yapamaz" düşüncesiyle konuşuyor bu insanlar. Halbuki ben hiçbir kursa gitmeden Korece'yi bir nebze de olsa öğrenmişim, bu kadar büyük bir hedef tutturmuşum, sırf bu hedef için gece gündüz uyumayıp ders çalıştığım olmuş.. 
Ben yıllardır bu sıkıntıyı yaşıyorum. Eminim şu an bu yazıyı okuyan çoğunluğun yarısından fazlası da aynı sıkıntıyla uğraşıyordur. Bugün "Neden Güney Kore? Başka ülke mi kalmadı?" diyenlere cevap olarak yazıyorum bu yazıyı. Size bu tarz saçma söylemlerde bulunanlara cevap vermenizi sağlayacaktır bu yazı.
NEDEN GÜNEY KORE?
Diplomatik bilgilerden önce sizlere şunu sormak istiyorum. Sizi hiç sevmeyen, sizden hazzetmeyen, benden uzak Allah'a yakın olsun diyen ve dahi her an hakkınızda kötü düşünen bir akrabanızda bırakın 1 haftayı 1 gün bile kalmak ister misiniz? Diyelim kalmak durumundasınız. Orada yaptığınız herhangi bir iş dosdoğru olur mu? Şahsen ben öyle birinin evinde iş yapsam umursamam, pek dikkat etmediğimden düzgün bir iş de olmaz zaten. Okumaya gidilecek ülkenin seçimi de aynı bunun gibi. Milletinizi sevmeyen, saygı duymayan bir ülkede en fazla ne kadar mutlu olabilirsiniz? Ne kadar rahat olabilirsiniz? Eğitiminize ne kadar odaklanabilirsiniz? Çoğu insan kabul etmese de ülke seçiminde bu çok önemli bir faktördür. Ben tesettürlü bir kızım, sizce İslam düşmanı bir ülkede okuyabilir miyim? Okusam bile bu sağlıklı bir eğitim olur mu? Kesinlikle hayır.
İşte bu yüzden biz Türkler için Güney Kore çok ideal bir tercih. Çünkü bir kere Koreliler Türklere karşı inanılmaz bir saygı ve sempati besliyorlar. Keza ülke olarak acayip anlayışlılar. Suç oranı dünya genelinde bakıldığı zaman o kadar düşük ki. Yaşam standartlarına bakalım. Dünya genelinde kaç ülkeyi gerisinde bırakmış? Bunlar sosyolojik açıklamalarımdı.
Bir de diplomatik resmi olanları var. Bir kere Güney Kore internet bağlantısını eğitimde en düzgün ve sorunsuz kullanan ülke. Nüfusu 50 milyon olmasına rağmen ülkede 400'den fazla üniversite var. Ülkedeki okur-yazarlık oranı %85'lerin üzerinde. Üniversitelerin harçları $3000'dan başlıyor ama sadece yabancı öğrenci olduğunuz için bile %30-35'lik bir burs imkanınız oluyor. Misyonlarını, vizyonlarını dünya çağında duyurmak için yabancı öğrencilere çok değer veriyorlar. Öğrencileri memnun etmek için ellerinden gelenin en iyisini yapıyorlar. Öğrencinin kalacağı yurttan, yiyeceği yemeğe kadar herşeyiyle ilgileniyorlar. Ayrıca her üniversite yabancı öğrencilere özel kontenjanlar var. Yani Güney Kore'deki bir lise öğrencisinin sınavda yaptığı puanın yarısını bile yapsanız ülkenin en iyi üniversitelerine girme şansınız doğuyor. Mülakatlarda asla zorlamıyorlar. Sadece birkaç basit soru sorarak Korecenizi test ediyorlar. Ki bu sorular da basit; Neden Güney Kore? Neden bu üniversite? vb. 5 üniversiteye başvursanız en az 2 tanesinden kabul alıyorsunuz ki bu çok büyük bir başarı demek. Doktora ve master eğitimleri için harikulade bir seçim, Güney Kore. Çünkü %100'e kadar burs imkanı sağlıyor yabancı öğrencilere. Türkiye için 3 aylık vizesiz geçiş hakkı tanıyor ülke. Daha sonra üniversitelerden birine yerleşene kadar, 3 ayı geçerse, gidip bu süreyi uzatabiliyorsunuz. Zaten herhangi bir üniversiteye yerleştikten sonrası kolay. Artık o okula ait oluyorsunuz ve herşeyinizle ilgileniyorlar. 
Güney Kore'de eğitim Türkiye'de dahil birçok ülkenin tersine öğretmen-hoca merkezli değil. Eğitimin merkezinde öğrenciler var. Peki bu ne demek? Bu şu demek arkadaşlar, yani hocalar kendilerini bütün öğrencilere sevdirmeli. Güney Kore'de saygı çok önemli bir kavram. Çok disiplinli bir milletler. Üniversitelerin herhangi birinden mezun olduğunuzda ülkeden çıkmamanız, ülkede kalmanız için ellerinden geleni yapıyorlar. Her türlü iş imkanını sağlıyorlar sizlere. 
Bunlar sadece aklıma gelen bir kısmı. DAHASINI DA SAYABİLİRİM İSTERSENİZ ^^

14 Ekim 2013 Pazartesi

YENİ DİZİ: HEİRS ^^

Başlık heyecanlandırdı değil mi? Ahh ahh.
Çok fazla yazamadığımın farkındayım ama biliyorsunuz hemşirelik okuduğumdan staj- dershane- okul şeytan üçgenine kısıldım kaldım. Eve genelde çok çok geç geliyorum. Geldiğimde de bırakın dizi izlemeyi ya da post yazmayı, yemek yemeye bile halim olmuyor. Tatil nedeniyle bulduğum ilk biletle Samsun'a geldim. Temiz hava, deniz, yeşil beni kendime getirir diye düşündüm. Ki öyle de oldu. Henüz 2 gündür buradayım ama tamamen dinlenmiş, arınmış hissediyorum. Gel gelelim post konusuna. 

FIRINDAN SICAK ÇIKTI!! YENİ DİZİ!! 

Yeni dizi :)) Park Shin Hye'nin dizisi :)) Hem de Kaliforniya'da çekiliyor :)) Hem de Lee Min Ho da bu dizide :)) ŞAHANE DEĞİL Mİ!


Geçen gün öylesine internette dolaşıyordum. Şöyle bir asyafanatikleri'ne, koreantürk'e bakayım dedim. Amanın! Bir de ne göreyim. Yeni, yepyeni bir dizi çıkmış. Dizi Kaliforniya'da çekiliyormuş. Bu da yetmezmiş gibi dizi de Park Shin Hye ve Lee Min Ho beraber oynuyorlarmış. Böyle bir dizi çıkmış ve ben izlememişim. Hemen açtım bölümlerine baktım, hani kaç bölüm çıkmış, ne zamandır mağarada yaşıyormuşum ben diye. Bİr baktım ki henüz 2 bölüm yüklenmiş, 2. bölümün altyazısı da daha gelmemiş. Hemen ilk bölümü izlemeye başladım. Aman Allah'ım! En son City Hunter'ı izlediğimde böyle hissetmiştim. Bu ne şahane bir dizidir. İnsan diziye aşık olur mu demeyin. Ben oluyorum. 

Dizinin onlarca artısı var da ilkini ve en önemlisini söylemek gerekirse; dizi Kaliforniya'da çekiliyor. K-drama tarihinde resmen bir devrim bu! Jeju adasına gitmeye bile çekinen sevgili koreliler bu sefer ufuklarını geliştirme kararı almışlar anlaşılan. Gerçi iyi de olmuş. 


Siz nasıl düşünüyorsunuz bilmiyorum ama bana sorarsanız oyunculuğunu en çok beğendiğim çift Park Shin Hye ve Lee Min Ho. Hep ikisinin birlikte oynamasını istemişimdir, bu yüzden bu dizi benim için bu kadar önemli belki de. Bazıları Park Shin Hye'yi donuk ve yeteneksiz bulsa da benim için oyunculuğunu en çok beğendiğim bayan Koreli oyunculardan biridir kendisi. Ayrıca ilk izlediğim dizi olan You're Beautiful'un baş rolü olmasından ötürü yeri de ayrıdır diğer oyunculardan. Lee Min Ho'nun oyunculuğuna zaten laf yok. Özellikle City Hunter ve Personal Taste'de çok başarılı bulmuştum kendilerini. Tarafsız bakarsanız, birbirlerine gerçekten çok yakıştıklarını da görürsünüz zaten.

GELELİM DİZİMİZİN KONUSUNA. :)












Dizi genel olarak ailelerinden kalan yüklü mirasların sorumluluğu altında ezilen gençleri anlatacak olsa da içinde bir yerlerde şahane bir aşk üçgeni olacak. İlk iki bölümünde okula dair pek birşey bulamamış olabilirsiniz ama ilerleyen bölümler çok çok şahane olacak gibi. 
HEP BERABER İZLEYİP GÖRELİM ^^




1 Eylül 2013 Pazar

EXPO'DAN GÖRÜNTÜLER :))

çoğunuzun bildiği üzere Güney Kore - Türkiye arasındaki dostluk bağını kuvvetlendirmek üzere sürekli karşılıklı olarak birşeyler yapılıyor. Expo da bunlardan biri. Güney Kore 23 gün boyunca İstanbul'un belirli bölgelerinde, -Sultanahmet Meydanı, Beyoğlu vb.- sergiler açacak ve kültürlerini Türkiye'ye iyice tanıtacaklar. Bu bahsettiğim 23 gün bugün itibariyle başladı. Bugün arkadaşım İrem'le birlikte oradaydık. Sizler için şahane fotoğraflar çektiğimi düşünüyorum. Yorgunluktan ölmek üzere olmama rağmen eve girdiğim gibi bilgisayarımın başına geçtim çünkü fotoğrafları ve günümü bir an önce sizlerle paylaşmak istiyorum. Umarım bunu okuyup beğenen birileri olur :))






Bunlar sergilenen yemeklerdi :))


Onca kişinin olduğu sıradan beni seçip çağırmalarının sebebi tesettürlü olmammış. Şu çok sevgili kameran koreli ajuşşi çook fazla fotoğrafımı çektikten sonra bir de röportaj yaptı benimle. Kore'yi seviyor musunuz?, Hanbok hakkında ne düşünüyorsunuz? gibilerinden. Hepsine şakır şakır cevap verdim vallahi :D çok sevdik birbirimizi. 


Burada da röportaj bitmiş, kameralar uzaklaşmış. Arkadaşım "ya hadi bitanede ben çekeyim de hatıra kalsın" demiş de ondan çekinmişim.
Agaşilerden ben gözükmüyorum ama olsun :d
Burada da poz veriyorum hafiften :D:D:D:D

Bu bayan Kazakistandan gelmiş. Biraz sohbet ettik. Fotoğraf çekinmek istedim, kırmadı. Çok sempatikti gerçekten :)

Çekinmesem olmazdı :d

Bu da bütün gün kahrımı çeken, ama güldürmekten karnıma ağrılar sokan arkadaşım İrem. Ona buradan kocamaaaaan teşekkürlerimi sunmak zorundayım. Çünkü bütün gün benimle birlikteydi ve beni o frenledi sanırım. O olmasa bu gece orada yatardım. Çünkü o kadar Koreliyi bir arada görmek ve onlarla konuşabildiğini farketmek harika bir duygu. Kesinlikle eve dönmek istemedim. Ve Expo'dan sonra Güney Kore'ye gitmeyi ÇOOOOOK daha fazla istiyorum..

Koreliler gerçekten çok cömertlerdi. sadece 15 lira harcadım ama eve döndüğümde çanta dolusu eşyam vardı. hediye vermeyi çok seviyorlar. her uğradığımız standdaki görevli "summırı" (hediye) deyip birşeyleri elimizi sıkıştırdı. Kamsahamnidalar, komapsimnidalar, pangapsımnidalar havada uçuştu. 
Parfüm vb. kozmetik ürünlerinin olduğu standın görevlisi pembe pololu çocuğa da ayrıca aşık oldum -,-

İŞTE BUNLAR DA HEDİYELERİM :))







facebook hesabımı dondurdum. kullandıgım tek sosyal ağ; twitter. twitter.com/eddakaratas bana buradan ulaşabilirsiniz. sizleri seviyorum. beni okuduğunuz için teşekkür ederim!



18 Ağustos 2013 Pazar

Basit Korece / Level 1- Ders 1

merhaba arkadaşlar. öncelikle korece öğrenmek isteyen dostlarımın kore alfabesindeki harflerin okunuş ve yazılışlarını öğrenmesi gerekiyor. korece alfabesi sesli ve sessiz harfler olmak üzere türkçe gibi iki gruba ayrılıyor. öncelikle alfabeyi size vereyim :)

1.) SESSİZ HARFLER
: B sesidir. Kelime sonunda P sesi ile okunur.
ㅂㅂ: Sert, vurgulu B sesi.
: C ve Ç arasında bir sestir. Kelime sonunda D sesiyle okunur. ㅈㅈ: Sert C sesidir.
: Ç sesidir. Kelime sonunda D sesiyle okunur.
: Kelime başında T sesi ile, kelime sonra D sesi ile okunur.ㄷㄷ: Sert D sesidir. Vurgulu bir şekilde söylenir.
: Kelime başında K sesi ile, kelime ortasında G sesi ile okunur.ㄱㄱ: Vurgulu K sesidir.
: H sesidir. Kelime sonunda D sesi ile okunur ve kelime ortasında genellikle okunmaz.
: K sesidir.
: Kelime sonunda L sesi ile, kelime ortasında ise R sesi ile okunur.
: M sesidir.
: N sesidir.
: P sesidir.
 : S sesiyle okunur fakar kendinden sonra (i) harfi gelirse Ş olarak okunur. Kelime sonunda ise D olarak telafuz edilir.ㅅㅅ : Vurgulu, sert S sesidir.
: T sesidir.
: NG sesidir. Kelime başında olan sesli harflerin önüne geldiğinde okunmaz.


2.) SESLİ HARFLER
: A sesidir.
: YA diye okunur.
: AE şeklinde okunur.
YAE diye okunur.
: E sesiyle okunur.
: YE şeklinde okunur.
 : I sesiyle okunur.
: İ sesyle okunur.
: O sesiyle okunur.
: YO şeklinde okunur.
 : O sesi.
 : YO şeklinde okunur.
 : U sesidir.
 : YU şeklinde okunur.
 : OA-- ama WA şeklinde okunur.
 : WE şeklinde okunur.
 : OE-- WE şeklinde okunur.
 : WAE-- WE şeklinde okunur. : Wİ şeklinde okunur.
 : WO şeklinde okunur.
: Iİ şeklinde okunur.




bu fotoğraf da yardımcı olacaktır eminim. 

peki harfleri öğrenmek ve ezberde tutmak için ne yapmalı? tavsiyem bolca yazın. ilk önce kore harfleriyle türkçe kelimeler kurmaya çalışın. mesela ben ilk başlarda hep adımı ve soyadımı yazmayı denemiştim. bu sayede hem harfleri ezberliyor hem de yazınızı güzelleştiriyorsunuz. ayrıca ilk yazılanlar genel olarak düz çizgi yan çizgi ve kare gibi gelebilir gözünüze, çünkü ilk yazılanlar hep öyledir :D daha sonradan gayet güzel yazdığınızı farkedeceksiniz. ders kitaplarımdan birinin fotoğrafını çekip sizlerle paylaşacağım ve ne demek istediğimi anlayacaksınız. dersten sıkıldığımda bile cümleyi korece yazmaya çalışıyordum. yalnız dikkat etmeniz gereken bir nokta var, koreceyle yazın demiyorum. türkçe kelimeyi kore harfleriyle yazın diyorum. emin olun zor değil :) ayrıca az sonra vereceğim kalıpları da yazarak çalışmayı unuıtmayın lütfen :)

KORECE HARF OYUNU DENEYİN DERİM; http://www.aeriagloris.com/LearnKorean

SÜREKLİ KARŞIMIZA ÇIKAN VE ÇIKACAK OLAN  KALIPLAR :)

Annyong Haseyo : Merhaba, selam, iyi akşamlar, görüşmek üzere vb..
(Güney Kore'de insanlar bizde çok farklı kalıplarda olan anlamları bu iki kelime üzerine yüklemiş. ^^)
안녕+하세요 = 안녕하세요. 
[an-nyong] [ha-se-yo]
안녕하세요 ciddi ortamlarda, samimiyetin olmadığı durumlarda kullanılır. Eğer karşınızdaki tanıdığınız ve samimi olduğunuz biriyse 안녕 (Annyong) demeniz yeterli olacaktır.

Kamsaha(p)mnida : Teşekkür ederim, sağolun.
(İngilizce'de "formal" adı verilen yani ciddi formun kalıbıdır.)
감사 + 합니다 = 감사합니다. 
 [kam-sa] [ham(p)-ni-da]

BU DERSTE SADECE BUNLARI VERİYORUM ÇÜNKÜ ALFABE ZATEN AĞIR BİR EV ÖDEVİ BİR DE ÜSTÜNE FAZLACA KALIP EKLEMENİN ALEMİ YOK. ALFABEYİ İYİ EZBERLEYİN, ALFABEYİ BİLMEDEN KALIPLARIN DİLİNİZE OTURMASININ, BEYNİNİZE YERLEŞMESİNİN İMKANI YOK. ESEN KALIN :)

Ayrıca; her yazımın sonunda vurgulamak zorunda kaldığım gibi sosyal paylaşım sitelerinden sadece 2 tanesini kullanıyorum. Onlarda da yalnızca birer tane hesabım var, öyle yan hesap yedek hesap falan tarzı şeylerle uğraşmıyorum. 
Hesaplarım; facebook.com/ozyavuzeda
twitter.com/eddakaratas
Birşey daha söylemek istiyorum. Bu hesapları ekleyin ya da takip edin diye yazmıyorum. kandırılmanızı istemediğimden yazıyorum. bir dahaki derste görüşmek üzere :)



7 Ağustos 2013 Çarşamba

Adım Adım Korece..

merhaba arkadaşlar. çok harika yeni bir fikrim var. ben bir süre önce internet üzerinden yaptığım büyük ve sıkıntılı bir araştırma sonucunda ingilizce olsa da gayet güzel korece öğreten bir site buldum ve oradan defterime notlar alarak korece öğrenmeye başladım. o siteye göre korecem level7 durumunda. o not tuttuğum deftere biraz göz attım. sizler için bi düzene soktum ve farkettim ki korece öğrenmek isteyenler için en basit haline getirmişim :D şimdi sizlerden bir isteğim var, bu yazının altına sürekli bu bloğu takip eden ve basit yollarla korece öğrenmek isteyen arkadaşlar yorum atsın, eğer çok az değilsek yarın ya da sonraki gün başlayalım. sizin seçiminize göre 2 günde bir ya da haftada 1 ders yayınlayayım. size öğretirken bende öğrenmeye devam edeyim bir yandan. beraberce korecemizi geliştirelim. :) haydi bakalım, korece öğrenmek isteyen takipçilerimi göreyim ^^

AYRICA;
benim adıma yani Eda Karataş olarak ya da farklı isimlerle bu bloğun sahibi olduğunu iddia eden hesaplara inanmayın. ben bloğumun bu kadar popüler olduğunun farkında bile değildim ama demek ki insanlar öyle beğeniyor ki sahipleniyorlar ^^ tek istediğim emeğimin üstüne oturmaya çalışmasınlar ayrıca siz değerli okuyucularımı sömürmesinler. aslında burada hesaplarımı paylaşmak gibi bir niyetim yoktu fakat bu densiz insanlar yüzünden paylaşmak durumunda hissediyorum.
facebook; www.facebook.com/ozyavuzeda
twitter; www.twitter.com/eddakaratas

BUNLARDAN BAŞKA HESABIM YOK :) GÖRÜŞMEK ÜZERE :)

Güney Kore'de Lise Eğitimi..

merhaba arkadaşlar. öncelikle bana karşı göstermiş olduğunuz ilgiden ötürü hepinize minnettarım, yazmaya devam etmemin tek sebebi sizlersiniz. bu konuda kendinizle gurur duymalısın zannımca.

gelelim asıl konuya. hem yorumlardan hem mesajlardan şu sıralar hakkında çok fazla soru aldığım bir konu; liseyi güney kore'de okumak..
öncelikle bu konuyla ilgili naçizane birkaç fikrimi sizlerle paylaşmak istiyorum daha sonra bilgi vereceğim. liseyi güney kore'de okumak isteyen kardeşlerim, sizden kendinizi kandırmamanızı ve boş hayallere kapılmamanızı istemek zorundayım. çünkü gerçekleşemeyecek hayallerin peşinde koşarsak sonunda hüsrana uğrayan yine biz oluruz. henüz 13- 14 yaşında tek başınıza güney kore'ye gitmekten bahsediyorsunuz. buna dair izni ailenizden nasıl almayı planladığınızı merak etmiyor değilim. ama siz "yok benim ailem kesinlikle izin verir" diyorsanız önünüze başka bir sorun koyacağım. arkadaşlar, şu zamanda tek başına başka bir şehirde yaşamaya bile cesaret edemiyoruz kaldı ki uçakla bile 10 saatlik yolculuk üzerine gidilen bir ülkede okuyabilelim. evet hayal kurması güzel, hayallerinizde imkansız diye birşey yok. kendimden biliyorum, benimde hayallerim aynı sizler gibi ama eğer hayallerimiz aynı zamanda hedeflerimizse ve onların gerçek olmasını istiyorsak bizler de gerçekçi olmalıyız. bırakın liseyi üniversiteyi bile güney kore'de okuyabilmek oldukça zor.
bambaşka bir kültürden bahsediyoruz canlarım, bambaşka bir dil. öyle iki kelime öğrendik diye kendi kendimize havalara girsek de karşımızda kocaman bir dil var yahu. türkçe'de "teşekkür ederim, sağol, benim adım eda" demeyi öğrenen herkes dili nasıl çözmüş olmuyorsa korece için de aynı şey geçerli. evet belki ingilizce olsa birşeyler yapabiliriz, sonuçta her birimiz 4.sınıftan beri -pek kaliteli olmasa da- dersini görüyoruz. hepimizin kendini idare edebileceği kadar da olsa ingilizcesi var. karşımıza geçip ingilizce cümle kuran biri olsa, cümle içerisinden bildiğimiz kelimeleri çıkarır yine birşeyler anlarız. ama korece öyle değil, adamların 3 farklı hitap biçimi bilmem kaç tane zaman kalıpları var yahu! aynı türkçe gibi, bir kelimeye tonlarca anlam, bir anlama tonlarca kelime yüklenebilen bir dil korece. gel gelelim en büyük sıkıntı, kültür. kore'nin kültürü -ne kadar yırtınırsak yırtınalım- bizlerinkinden çoook çok farklı. alışmak için bile en az 1 sene gerekiyor. ayrıca güney kore'ye gideceksek eğer, öğrenci yurtları maddi imkanlardan dolayı hepimizin birincil tercihi olacaktır. 14 yaşındaki biri nasıl yabancı bir ülkede, hem de yurtta kalacak? o zaman yurdun bütün kurallarına uyman gerekir, yani yurdun yemeklerinden yemen gerekir. yemek kültürümüzün birbirinin yanından  yöresinden geçmediğini biliyorsundur. adamlar yarı canlı ahtapot yiyorlar yahu, sen yiyebilecek misin :(
yani sizi çok iyi anlıyorum bir an önce o aşık olduğunuz ülkeye gitmek istiyorsunuz ama önünüzde tıpkı benim önümde olduğu gibi çözmeniz gereken çok fazla sorun var. bu sorunlar 14 15 yaşında birinin uğraşabileceği sorunlar değil.
zaten güney kore'de lise okumak benim için berbat birşey. günde 12 saat okulda kalacaksın, okuldan çıkıp dersaneye, dersaneden çık kursa. 1 2 saat uyku uyuyabilirsen senden mutlusu yok! güney kore kendi öğrencilerine çok acımasız davranıyor dostlarım, yani orada lise okuyup da alacağınız puanın yarısını türkiyede alıp öyle gitseniz SKY üniversitelerinden birini kazanmanız bile mümkün. ama korede bir liseden mezun olup o puanı alırsanız Busan'daki üniversiteye bile gidemezsiniz :)
Yani gençler işin özü, benim size tavsiyem şudur; lise için güney kore tamamen yanlış tercih. üniversiteyi bekleyin ;)
tavsiyelerim ne kadar önemli bilmiyorum ama tek derdim size yardımcı olmak. bu sayede yapmaktan zevk aldığım şeyi yapıyor yani güney kore hakkında konuşabiliyorum. çevremde öyle pek bu konularda muhabbe edebildiğim birileri yok :/ bu yüzden siz benim en iyi arkadaşlarımsınız :)

AYRICA;
Facebook ve Twitter'da benim adıma açılan birkaç hesaba rastladım ya da farklı adlarda açıp da bu bloğun sahibi olduğunu söyleyen tipler gördüm. onların isimlerini burada yayınlamayı kendime yakıştıramıyorum, büyük ihtimalle bu yazımı da okuyacaklardır. onlara tek söyleyebileceğim, kendilerinden utansınlar. insanları kandırıp benim emeğimin üzerinden prim sağlamaya çalışıyorlar. ayıp.
Facebook hesabım;
www.facebook.com/ozyavuzeda
Twitter hesabım;
www.twitter.com/eddakaratas

BASKA HESABIM YOK ARKADAŞLAR. KANDIRILMAYIN! MESAJ ATMAK İSTERSENİZ BANA BU HESAPLARDAN ULAŞABİLİRSİNİZ.

나는 나의 친구, 당신을 사랑 해요! (Sizi seviyorum dostlarım!)

19 Temmuz 2013 Cuma

Sorularınıza Toplu Cevaplar

merhaba arkadaşlar. çok fazla soru geliyor, yorum olarak. bunun hakkında düşündüm ve hepsine toplu cevap yazmaya karar verdim. çünkü gelen sorular oldukça popüler, yani eminim diğer soruların cevapları da sizleri ilgilendirecektir. umarım işinize yarar bilgiler verebilirim ^^

SORU 1) edacım merhaba ben cerrahpaşa tıp 2013 mezunuyum ve eylülde tıpta uzmanlık sınavına girecegim bu sınavla uzmanlasacagın dalı secıyorsun ve egıtıme baslıyorsun mesela ben genel cerrehi yada kadın doğum ıstıyorum.fakat ben bu uzmanlık egitimini korede almak istıyorum bitirince de hekimliğimi orada yapmak istiyorum.acaba bu diplomayla orada baslayabilirmiyim herhalde oradaokumus olama sartı yoktur.kore de de buna benzer bı sınav var dıye duymustum ama uzmanlık egıtıyle ılgılı hıc bır bılgıye ulaamadım.kısaca ben orad nasıl uzmanlık egırtımı alabirim sartlar neler ?sınavım dolasıyla cok arastramıyorum eger yardımcı olabılırsen cok sevirim:)umarım anltatabilmişimdir cok tesekkurler ilgilendiğin için:)

cevap: ablacım diyim çünkü benden bayağı büyüksün :D anladığım kadarıyla şu an cerrahpaşa tıptan mezunsun tus'a giriceksin. abla eğer tus'a türkiyede girip koreye gidiceksen hiçbir sorunun olmaz, çünkü cerrahpaşa dünya genelinde diploması tanınan türk üniversitelerinden biri. he oraya gidiceksen, yani orada uzmanlığını okumak istiyosan biliyosun oranın eğitim sistemi bizden biraz farklı. evet korede de bir sınava gireceksin elbette ama değerlendirmenin %70'i mülakattan geliyo. yani sözlü mülakat en önemlisi. hocalar karşısında kendini anlatabilirsen, türkiyedeki puanların da düşük değilse eğer okursun inşallah.

SORU 2) Ya ben oyunculuk okumak istiyorum bunu orda nasıl yapcam turkiyede guzel sanatlar lisesine gitmeyi planlyorum acaba orda nqsıl okicam bi bilginiz var mı??

cevap: türkiyede güzel sanatlar lisesi okursan bunun sana katkısı olur canım ama lise diplomanla orada çalışabilir misin bilmiyorum. çünkü bende hemşirelik okuyorum lise3. sınıf öğrencisiyim. örneğin lise diplomamla türkiyede hemşirelik yapabiliyoken orası hakkında kesin bi bilgi yok. he ama oraya gidip orada üniversite okursan, üniversitede de güzel sanatlar üzerine gidersen mülakatlarda türkiyede güzel sanatlar lisesinden mezun olmuş olman sana büyük bir katkı sağlayacaktır. en önemlisi notlarını yüksek tutmak ve katılabildiğin kadar sosyal aktiviteye katılıp belge almak. onlarda böyle şeyler çok önemli biliyosun :)

SORU 3) öncelikle direk burdan tercih yapabiliyor muyuz yoksa 2 sene bekleyip yatay geçiş mi yapmak daha mantıklı . bi ablam korede demıstın o nasıl gitti. bilgi verirsen cok sevınırım cidden ihtiyacım vaar :)

cevap: kendi fikrimi söylemeden önce sana iki seçeneği de anlatayım istersen. ilk olarak liseyi bitirince buradan başvurabilirsin. belgelerini okula yollaman gerekiyor okula direkt gitmen değil. bu belgeler nedir, lise diploması ilkokul diploması pasaport fotokopisi kimlik fotokopisi bide koreye geldiğinde sana bir sürede olsa yetebilecek (tahminimce 10.000 TL gibi bir rakam) paranın olduğuna dair bir banka makbuzu. bunları yolluyorsun, eğer seni mülakata davet ederlerse gidiyorsun. ki yabancı öğrencileri kabul etmicek olsalar boşu boşuna mülakata çağırmıyolarmış. bu zamana kadar mülakata gidip de kabul almayan bi öğrenci duymadım açıkçası ben. Direk geçişten kastın nedir anlayamadım?  ama erasmus denen uygulamadan bahsediyosan, türkçesi değişim programıdır. her sene her üniversite anlaştığı ülkenin belli başlı üniversiteleriyle öğrenci değişimi yapar. bu değişimin 6 aylık 1 yıllık ve 2 yıllık olanları var. tabii bu değişim programlarına katılmak için üstün bir dil becerisi ve yüksek ders notları arıyolar öğrencide. öyle her canı isteyen gidemiyo. aşağıdaki yazılarıma bakarsan türkiyeden hangi üniversite koreden hangi üniversiteyle kardeş okul onları paylaştım. o üniversitelerden birini seçersen değişim programına katılma şansın olur. 

SORU 3) onumuzdeki pazartesi inşallah koreye gidiorum. bütün paramı euro ya cevirdim. kore de euro dan won a cevirebilir miyim? bi bilginiz var mıdır ?

cevap: sana paranın tamamını türkiyede wona çevirip gitmeni öneririm. ya da en azından bir miktarını wona çevir ki uçaktan ilk indiğinde falan elinde kore parası olsun. evet bizimde tarihimizde 6 sıfırın kullanıldığı bi dönem oldu ama biz onu unuttuk. kore hala o sıfırlarla uğraşan bir ülke. yani kore wonuyla türk lirasını karşılaştırmak dolarla lirayı karşılaştırmak kadar kolay olmuyo. elinde won olursa daha rahat edersin diye düşünüyorum. umarım yardımcı olabilmişimdir :)

VE SON OLARAK BURSLAR. HEM MESAJ OLARAK HEM YORUM OLARAK BURSLARI ÇOK SORUYORSUNUZ.
arkadaşlar burslar her okula ve gayet tabii her öğrenciye göre değişiyo. ama güney kore yabancı öğrencilere kendi adını dış ülkelere duyurabilmek adına çok değer veriyor. yani yemeğinizden, kalacağınız yurta, okurken çalışacağınız part time işlerden, mezun olduktan sonra çalışacağınız yere kadar herşeyinizle ilgileniyorlar. yabancı öğrencilere %30-35'lik bir burs imkanı olduğunu biliyorum her üniversitenin (özellikle SNU, KU ve YU). gerisi size kalmış. ister çalışır bursu artırırsınız, ister "ben bu kadarıyla idare ederim" deyip bununla yetinirsiniz :)

UMARIM YARDIMCI OLABİLMİŞİMDİR. SORULARINIZ OLDUKCA SORMAKTAN CEKİNMEYİN LÜTFEN. SİZİ MUTLU ETMEYİ ÇOK SEVİYORUM :) GÖRÜŞMEK ÜZERE.
BU ARADA TWİTTER'DA @eddakaratas HESABI BANA AİT. Bİ TANE KORELİTURKKIZI DİYE Bİ HESAP VAR O GERÇEK DEĞİL. İNSANLARIN SİZİ VE BENİM EMEĞİMİ SÖMÜRMESİNE İZİN VERMEYİN LÜTFEN.

16 Temmuz 2013 Salı

Merhaba ^^

Merhaba arkadaşlar. Öncelikle bilmenizi isterim ki blog yazmayı bırakmak konusunda oldukça nettim. Artık yazmayacaktım, çünkü sesimi istediğim kadar geniş bir kitleye duyuramadığımı düşünüyordum. Ama gelen birkaç yorum, atılan mesajlar sonunda farkettim ki gerçekten sandığımdan büyük bir kitleyle birşeyler paylaşmışım. İlgi ve alakanızdan dolayı teşekkür ederim. Gerçekten beni çok mutlu ettiniz. Sizin mesaj ve yorumlarınıza güvenerek blog yazmaya geri dönüyorum. Hassasiyetiniz için de ayrıca teşekkür ediyorum. Gerçekten sizin mesajlarınız ve yorumlarınız olmasaydı dönmezdim. Dönmek aklımın ucundan geçmiyorken bir anda bütün fikirlerimi değiştirdiniz. Sonsuz teşekkür ederim. Umarım bu saatten sonra herşey daha güzel olur. Sizlerle paylaşmak için sabırsızlıkla beklediğim onlarca bilgi var. Her konu hakkında biraz biraz olan bilgilerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Sizin fikirlerinizi duymak istiyorum. Bunun için yazmaya devam edeceğim. Bekleyin beni, hız kesmeden geliyorum. Teşekkürler! :)

26 Şubat 2013 Salı

Güney Kore Hakkında İlginç Bilgiler

* Kore dünyada intihar oranının en yüksek olduğu ülkelerden biri.
* Kore’de sadece Güney Kore arabası kullanılır denebilecek kadar az yabancı araba var.
* Korelilerin birde resmi olmayan İngilizce isimleri vardır.
* Kore’de doğumdan önce çocuğun cinsiyetinin öğrenilmesi yasaktır.
* Koreliler üniversite sınavlarına çatalla giriyorlarmış. Bilemedikleri bir soru olduğunda çatalın onlara doğru şıkkı bulmaları için yardım edeceğine inanırlar.
*Kore’de eğer 30 yaşında bir erkek 19 yaşında bir kızla evlenirse ona "Hırsız’" lakabı takılır.
* Kore Türklerden vize istemiyor.
*Kore'de ölüler 5-6 gün bekletilir çünkü ölenlerin ruhlarının hemen çıkmadığına inanılır.
* Koreli erkekler yabancı kızların onlara "oppa" diye seslenmesinden hoşlanmaz.
* Kore'de evlilikten sonra kadınlar kocalarının soyadlarını almaz.
* Kore’de öğrenciler ilkokulda 5, ortaokulda 8, lisede ise 12 saat ders görüyorlar.
*Okullarda dijital kitap uygulamasına geçen ilk ülke Güney Kore.
* Kore de bina numaraları belli bir düzene göre gitmiyor, binanın yaşına göre veriliyor.
* Kore’de kalamar canlı yenilir -yarı canlı da denebilir-.
*Kore’de iyi ve kötüyü sembolize eden iki kuş vardır. Kötülüğü sembolize eden kuş; karga, iyiliği sembolize eden kuş; saksağandır.
* Kore’de bir teste girilecekse eğer o gün saçlarını yıkanmaz. Saçların yıkanmasıyla beyindeki bilgilerinde yıkanacağına inanırlar.
* Kore’de biri sevgilisine kırmızı ayakkabı hediye ederse bu yakın zamanda onu terk edeceği anlamına gelir.
* Kore’de geceleyin tırnak kesmenin iyi olmadığı söylenir.Geceleyin tırnak kesen birinin tırnaklarının fareler tarafından yenileceği ve tırnağını kesen kişinin ruhunu alacağına inanırlar.
*Kore'de geceleyin şarkı söyleyen birinin ertesi gün bir yılan tarafından sokulacağına inanılır. (Öyleyse K-Pop sanatçıları yılan zehrine bağışıklık kazanmış -___- )
*Kore'de evlenirken eşiyle arasında 5 yaş fark olan kişinin evliliğinin kötü gideceğine inanılır.
*Kore'de 4’ün uğursuzluk getiren bir rakam olduğuna inanılır.
*Kore'de basket oynamamanın kişinin boyunu uzatacağına inanılır.
*Kore'de sınavdan önce soyun çorbası içilmez, bu kötüdür.
*Kore'de rüyasında domuz gören birinin şansının açılacağına inanılır.
*Kore'de rüyada sizin ya da başkasının düşmesi ölüme haberine işaret eder.
*Kore'de Hyundai Sonata’nın S'sini çalmak üniversiteye girme şansını artıracağına inanılır.
*Kore'de tavuk boynu yerseniz daha iyi bir şarkıcı olmanızı sağlayacağına inanılır.
*Kore'de yeni açılmış bir iş yerinin kapısının önüne tuz dökmenin zenginlik getireceğine inanılır.
*Kore'de uzun saçları olan bir bayanın uyurken saçlarının açık uyumamalıdır. Çünkü bir hayaletin kadının  saçlarını tek tek sayacağına ve son saça gelince kadını öldüreceğine inanılır.
*Kore'de büyük elli ve büyük ayaklı insanların yalancı ve hırsız olduklarına inanırlar.
*Kore'de bir kişinin ismini kırmızı kalemle yazmanın o kişinin ölmesini istediğiniz anlamına gelir.
*Kore'de bir kişinin kan grubunun onun kişiliğini belirlediğine inanılır.
*Kore'de bacaklarınızı sallayarak oturmanın kötü şans getireceğine inanılır.
*Kore'de çocuğun durmadan masanın altına girmesinin çocuğun büyümesini engellediğine inanılır.
*Kore'de eğer başkalarıyla yemek yiyorsanız eğer son lokmayı siz yerseniz tombul olacağınıza inanılır.
*Kore'de hamile bir bayanın sadece güzel yemekler yemesi gerektiği düşünülür,çünkü eğer güzel yemek yerse çocuğununda güzel olacağına inanılır.
*Kore'de aşı olacağınız gün duş yapmanın tehlikeli olduğuna inanılır.
*Kore'de yemek çubuklarını yukarı gelecek şekilde tutmak uzakta yaşayan biriyle evleneceğiniz anlamına geldiğine inanılır.
*Koreliler yanık yemek yemenin kanser yapacağına inanırlar.
*Koreliler kışın çorap giyilmezse bacakların küçüleceğine inanırlar.
*Koreliler spor yaptıktan sonra oturmanın kalçayı büyüteceğine inanırlar.
*Koreliler rüyada dışkı görmenin maddi zenginliğe işaret ettiğine inanırlar.
*Koreliler vantilatör açıkken uyurlarsa ölebileceklerine inanırlar.

24 Şubat 2013 Pazar

Pişti Olan Ünlüler ve Benim Yorumlarım..

Herkese merabalar o zaman tekrardan sevgili arkadaşlar.. Bugün pişti olan Güney Koreli masum ünlüleri sizlerle paylaşıp kendi yorumumu da böyle şak diye oturtmayı düşünüyorum gediğine..
O zaman başlayalıım ^^

Yoon Eun Hye ve Madonna

Tamam Madonna 3427836583 yıldır yaşlanmamanın en büyük kanıtıdır, yaşını gram göstermeyen harika kadınlardandır amma velakiin Yoon Eun Hye çok bi taş olmuş be bu elbiseyle. Bi kere elbiseye o çizmeler gitmemiş Madonna'cığım. Alttan gösterdiğin o dantelli iç çamaşırı da fazla kaçmış. Onu göstereceğine açaydın iyice. Eldivenlere lafım yok ama çizmelerden kaybetin canımın için. Eun Hye, altın rengi aksesuarlar ile bence harika bi seçim var. Tuttum seni kız!!1!1





Lee Seung Gi ve Kim Hyun Joong

Lee Seung Gi'yi beğenirim aslında ben. Sevmediğim bi ünlü değildir kendileri. Tabii gözüm KHJ kadar tepelerde değil ama. Neyse, öhöm. İlk olarak tişörtü çok fena beğendim yani. Zaten erkeklerin ceket giymesi eritir beni.   Seung Gi'nin tişörtün üzerine giydiği şeyi beğenmedim, hiç hoş durmuyo kanımca. Ama KHJ'un ceketi bi fena. Yani KHJ ezer geçer bu kadar.






Goo Hye Sun ve Woo Hee Jin ve Yoona

Açıkçası elbiselerin altına siyah çorap çoğu zaman midemi bulandırır. Sen n'aptın Goo Hye Sun?! O ne rüküşlük öyle hele.. Saygıdeğer Hee Jin, ten renginle aynı renk elbise ne alaka?! En iyisi, en hoşu Yoona olmuş vallahi. Çok bğeendim. Saçlar gayet doğal. Takıyla doldurmamış kendini. Makyaja da boğmamış. Olmuş bence. Yoona destekçinim kızım ^^




Hwang Ji Hyun ve Choi Song Hyun

Elbise ikisinde de hoş durmuş kanımca. Sadece Hwang Ji Hyun'un eline aldığı çantayı beğenmedim. Ayrıca belki ufak, nazik bi kolye ve bilezikle süslenebilirdi. Ayakkabılarda güzel ve kibar durmuş. İkisininde fiziği güzel olduğundan şahane durmuş ^^











Jun Ji Hyun ve Jessica Simpson

Simpson'ın basenleri mübarek çıkmış orya. Hiç güzel durmamış, beğenmedim Simpson'da. Ama Jun Ji Hyun, kaldırmış elbiseyi. Cidden Jun Ji Hyun'da çok daha etkileyici Simpson'a göre...









Han Ji Hye ve Victoria Beckham

Beckham'ın harika fiziği bi yana ayakkabısını hiç beğenmedim. Ona kalırsa Han Ji Hye'nin çantası çok öğğğk yani. Berbat yani. Bileklik-saat herneyse onu da beğenmedim ama ayakkabısı çok hoş. Ayrıca Ji Hye'nin elbisesindeki kuşağı beğenmedim. Victoria Beckham'ın elbisesindeki askı hem elbiseyi toplu göstermiş hem de o fazla rüküşlüğü biraz toparlamış kanımca. Ama aralarında seçim yap deseniz yapamam. İkisininde artıları ve eksileri var bence -___-







Park Bom ve Paris Hilton

Paris Hilton'un her giydiğini ve dahi kendisini pek beğenmesem de bu mayomsu-badimsi zımbırtı Park Bom'da olmamış yahu. O ne öyle?! Mayoyu giymiş altına siyah parlak tayt falan olmamış anacım. Hilton güzel kombine etmiş, beğendim ^^






Lee So Yeon ve Kim Shi Yang

Elbise ikisinde de güzel durmuş fakat Lee So Yeon'un eline aldığı çantayı beğenmedim. Aslında çanta tek başına güzel fakat elbiseyle olmamış gibi, belki çantayla aynı renk, aynı kumaş ayakkabı olsaydı olurdu yani. Ama Shi Yang'ın bilekliği acayip, çok hoş, harika durmuş yani. Ayakkabı konusunda ise ikisininki de HA-Rİ-KA! Çok beğendim olum. Güzel yea. Ama Shi Yang'ın küpeler bi hoş yani. İkisini de beğendim lan.









Choi Jung Won ve Lee Young Eun ve Kim So Eun

Üçünde de beğendim elbiseyi aslında ama eksikler, abartılar falan var bence. Choi Jun Won da fena durmamış. Lee Young Eun, harika bacaklarıyla elbiseyi tamamlamış. Çok mu çok fena durmuş yani. Kim So Eun çok beğendiğim ve beğendiğim Güney Koreli bayanlardandır. Boys Over Flowers'dan çekilmiş bu fotoğrafta elbise hoş durmuş da o çorap nedir So Eun Unniem yaa. Olmamış olmamış. Yine en kurtaranı, Lee Youn Eun ^^




Lee Ji Ae ve Park Jung Ah

Lee Ji Ae'nin o kollarına taktığı zımbırtılar çok iğrenç durmuş bence. Zaten ten rengi yüzünden elbiseyi pek beğenmedim üzerinde. Ama Park Jung Ah'da elbise şahane durmuş. Ten rengi elbiseyle çok uymuş. Koluna taktığı kalın pırlantamsı parlak bileklik şahaane. Saçları da iyi durmuş. Vücuduna da oturmuş falan. İyi sonuçta >.<










Gang Seong Yeon ve Eugene

Saçlar, küpeler, ojeler, yüzükler olarak bakacak olursak Gang Seong Yeon harika durmuş elbiseyle. Eugene'de elbiseyi kaldıramamış demiyorum fakat saçı çok sade. Küpe olmaması büyük eksiklik. Çok belli duruyo yani. Öyle işte ^^








Yoon Eun Hye ve Jang Seo Hee

Yoon Eun Hye her giydiği kıyafetle güzel duruyo bence ya. Ayakkabılar da güzel durmuş. Yapılacak pek yorum yok ama Eun Hye saçlarını dağınık topuz şeklinde toplasaymış ya da böyle hafif yamuk at kuyruğu falan daha güzel dururmuş. Saçları elbisenin omuz kısmındaki o ayrıntıları kapatmış mı desem fazla kalabalık göstermiş mi desem ne bilemedim ama hoş durmamış yani.









Sandara Park ve Yoon Eun Hye ve Taylor Momsen

Taytla çok güzel durmuş elbise. Sandara Park'ı çok beğendim. Dediğim gibi Yoon Eun Hye'yi her kıyafetle beğeniyorum. Sade topuzuyla elbiseyi tamamlamış kanımca. Taylor Mamsen'da da kötü durmamış ama saçlar toplu olsaydı -tam toplu değil, hani böyle dağınık topuzumsu- daha hoş dururdu. En çok Sandara Park'da beğendim. Saçları, ayakkabıları bence şahane.


Kim Ah Joong ve Kim So Eun

Ah Joong'un kuşağı ve elbisenin altına giydiği siyah çorabı beğenmedim hiç. Saçların açık olması da hoş durmamış. So Eun herşeyiyle mükemmel bence. So Eun'un kuşağının ince olması daha hoş durmuş. Küpeleri elbiseyle zarif durmuş. Saçlarını toplamış olması da artı puan kazandırmış kendine. Beğendim..










Shin Mina ve Yoon Eun Hye

Gömlekleri ele alacak olursak iki rengi de oldukça ağır durmuş. Gömleği beğendim ikisinde de. Bel üstü eteklerini yorumlayacak olursak, Shin Mina'nın eteği daha hoş olmuş, boy olarak. Çünkü bence o gömleğin altına çok uzun etek gitmez. Fakat Eun Hye'nin eteğinin daha yüksek belli olması ve o tam göğsünün altında yani eteğin başladığı yerdeki kuşak benzeri ayrıntı daha hoş durmuş. Yani kısaca etek Shin Mina'nınki gibi kısa olsaydı ve Eun Hye'ninki gibi o kuşak benzeri ayrıntıya sahip olsaydı gömlekle şahane bi kombin olurdu. 
*UFACIK NOT: Eun Hye'nin çantasına benden kocaman bi 'öğğk'. Ama ayakkabı da ezer geçer.





22 Şubat 2013 Cuma

Kore Dizilerinin En'leri...

Ufak bi sakatlanma geçirdiğimden ötürü yazamadım bi süredir kusuruma bakmayın artık dostlar... Kadının biri ayağımı arabasıyla çiğnedikten sonra arkasına bakmadan tüydü de...
Herneyse, öhöm öhöm.. Bugün sizlere K-Drama'lar arasında kendimce seçtiğim enlerimi paylaşacağım. Umarım fikren çok ters düşmeyiz ^^ Öyleyse başlıyoruum..

EN GÜZEL AŞKIN YAŞANDIĞI DİZİ: You've fallen for me.


Jung Yong Hwa ve Park Shin Hye'nin başrollerini oynadığı dizi, Lee Gyu Won ve Lee Shin arasındaki aşk benim cidden K-Drama'lar arasında en çok hoşuma gideniydi. Nedendir bilmiyorum.. Defalarca izleyip sıkılmadığım sahneleri var. Defalarca izlemiş olmama rağmen hala gözlerimi doldurabilen sahneleri var mesela. Bu nedenle You've Fallen For Me, Park Shin Hye ve Jung Yong Hwa aşkını tek geçerim arkadaş. Zaten bu diziden sonra aralarında aşk dedikoduları falan çıktıydı baya. Keşke olsaydı, yakıştırıyorum aslında ben bunları fazlaca yani o.O Gerçi ben çoğu dizi çiftini yakıştırıyorum neyse diğerine geçelim en iyisi.


EN GÜZELİ BOL DİZİ: Boys Over Flowers


Durun arkadaşlar vurmayın yahu. Bi açıklamama izin verin. Dizinin başrolü olacak Jan Di'yi bu genelleme dışında tutuyorum. Başrol çirkin olduğu için dizideki bütün bayan oyuncuları mı yok sayalım yani? Bence Jan Di dışındaki bayan oyunculara bakacak olursak en çok güzeli olan dizi BOF idi...





EN DUYGUSAL DİZİ: City Hunter


Sanırım en çok City Hunter'da içim acıdı ve ağladım. Bir günde bitirmiş olduğum için dizi bittiğinde gözlerimin altında ciddi anlamda torba vardı yani -__-
*UFACIK NOT: Yorum yapmadan ya da ters bişeyler yazmadan önce tüm bunların benim naçizane fikirlerim olduğunu unutmayın lütfen...








EN UNUTULMAZ: You're Beautiful


İlk izlediğim dizi olmasından mı kaynaklanıyor bilmiyorum ama benim için en unutulmaz K-Drama bu arkadaş. Konusu öyle güzel öyle içten ki sevdiriyor kendini mesela :D Sonracııma, Lee Hong Ki, Jung Yong Hwa falan var. Park Shin Hye bile burda yani. Gel de unut diziyi ^^







EN GENÇ İŞİ: Dream High


Konusu ve oyuncuların genç yaşlarına rağmen gösterdikleri başarı ele alınıp incelendiğinde cidden şahane bi diziydi. İkinci sezonu için beklentilerimizi arttırdıkları için, gerekene veremediklerini düşünüyorum bende evet. Fakat ilk sezon cidden şahaneydi. Bence izlenmesi gereken, ciddi dersler veren bi dizi. Hayalimin peşinden koşmam gerektiğini bu diziyle iyice kavradım. Her gün ost'unu dinlerim mutlaka; DREAM HİGH, FLY HİGH ^^




EN BAŞLARDA-SİNİR-BOZUCU-SONRADAN-OHA-FALAN DİZİ: Playful Kiss


Şimdi eminim diyosunuz ki; yuh be bu nasıl bi en'dir böyle. İşte böyle bi en.. Açıkçası bu diziye karşı hissettiklerimi daha doğru anlatacak bi başlık bulamadım. Bu dizide KHJ'un acayip soğuk tavırları başlarda beni delirtiyodu. Hele kızın arsız arsız peşinde dolaşması... Neyse ki sonunda ve özel bölümlerde herşey rayına oturdu ve iyiki izlemişim dedim, dedirtti yani. Sakın başlıktan kötü bi dizi falan sanmayın, sonu şahane olanlardan biri daha ^^




EN KLİŞE AMA KLİŞE OLMAYAN : Secret Garden


Açıkçası ruhların değişmesi falan herkes için fazla klişe bi olaydır. Yok kızla oğlanın ruhları değişir, zengin oğlan fakir kız. Oğlanın anası kıza kan kusturur falan.. Fazla klişe geliyo dimi? Ama öyle değil işte. İzleyince 'yuh ama artık' gibi tepkiler verdiriyo insana. Evet o ruhların değiştiği kısım azıcık sıkabilir ama sonuç olarak beğenerek izlediğim ve unutmamak üzere yemin ettiğim diziler koleksiyonumdan birini daha sizlerle paylaşmış bulunmaktayım.
*UFACIK NOT: Bana kalırsa K-Drama'larda en iyi kadın rolü yapan erkek ve en iyi erkek rolü yapan kadın Secret Garden'daydı. Acayip beğenmiştim. Hele Hyun Bin'in çığlıkları :DD


EN KÖTÜ UYARLANMIŞ DİZİ: To The Beautiful You


Aslına bakarsanız ben ilk olarak Kore versiyonunu izlemiş ve diziyi çok yetersiz bulmuştum. Çünkü kocaman bi okuldan bahsedilmesine karşın olaylar sadece 5-6 kişinin arasında geçiyodu. Japon versiyonu Hana Kimi'yi izleyince tespitlerimin doğruluğunu kanıtlamış oldum kendimce. Gerçekten Hana Kimi yanında çok basit kalmış bi versiyon bence. Normalde dizilerin hep Kore versiyonunu Japonlarınkine tercih etsem de bu dizi için Japonlara desteğim sonsuz arkadaş.


EN SONRADAN ŞAHANELEŞEN: Flower Boy Ramyun Shop


Tecrübeyle sabittir eğer bi dizinin adında Flower Boy ve benzeri zımbırtılar varsa o dizi yakışıklı kaynıyo demektir. Başlarda sıkıldığım için 2 kez bıraktığım sonrasında devam ettiğim ve devam ettikçe bıraktığım için kendime sövdüğüm güzel bi dizi. Dediğim gibi yakışıklı kaynıyo ciddi anlamda. Pek çirkin kız olduğunu da söyleyemem. Başrol şahane olmasa da çirkin değildi bence...






EN ÖZGÜN KONULU DİZİ: Flower Boy Next Door


Kesinlikle daha önce işlenmemiş bi konuyu işlemesi nedeniyle acayip beğenerek takip ettiğim bi dizi. Zaten sadece 2 bölümü kaldı bitmesine. 16 bölüm olmasına acayip üzüldüğüm dizilerden biri daha. Park Shin Hye burada yine güzel oyunculuğunu sergilemiş. Üstte de bahsettiğim gibi, Flower Boy gibi bi zımbırtı varsa dizinin adında, dizi yakışıklı kaynıyodur. Evet alın size kanıt, işte burda ^^


EN GÜZEL GRUP DİZİSİ: Shut Up: Flower Boy Band


Alın size bir Flower Boy ve bir yakışıklı cenneti daha ^^ Dizinin müzikleri cidden hoş. Geçen aşkı pek beğenmesem de, gruptan ayrılmalar falan olsa da grubu en iyi yansıtan dizi olduğunu her yerde savunabilirim. Genç oyuncuların olduğu bi dizi olmasına karşın oldukça başarılı. Diziyi çok uzun zaman önce izlemiş olmama rağmen dizi müzikleri hala telefonumdadır ve sıkılmadan dinlerim ^^


EN KONUSUZ: School 2013


Ne kadar düşünürsem düşüneyim, kaç defa tekrar izlersem izleyeyim bu dizi adına tam bi konu oluşturamıyorum kafamda. Yani biri çıkıp izlemişindir sen bunu da mutlaka hadi anlat bakalım konusu ne dese, 2-3 cümle kurarım onlarda birbirlerinden oldukça anlamsız olurlar. Oyunca kadrosu falan 'oha,for' olsa bilee, diziden bi halt anlamayınca bi işe yaramıyo pek.





EN DOZUNDA DİZİ: Personal Taste


Herşeyin ciddi anlamda dozunda olduğu nadir dizilerden. Aşkı da dozundaydı, acısı da, ayrılığı da.. Öyle hiçbi şey abartılı gelmedi gözüme. Bu yüzden severek izledim. Zaten Lee Min Ho var yani, sevmeyerek izlemek az bişey zor olur düşünüyorum ^^














BUNLARIN DIŞINDA; önermek istediğim filmler var. Mutlaka izleyin diyeceklerim.. Sunny, Bir Milyonerin İlk Aşkı, Teach You Love ve Hırçın Sevgilim.. Bu Kore filmleri izlenesi hatta ve hatta sevilesi filmler. Hele Teach You Love.. Cidden en ters köşeye yattığım film oldu bu zamana kadar. Ağzım beş karış açık izledim bi yerden sonrasını. Hadi canım! dedirtecek cinsten bi film ^^

Japon dizilerinden öneri isterseniz; yukarıda da yazdığım gibi Kore versiyonu To The Beautiful You olan Hana Kimi ve Koizora.. Koizora kesinlikle izlenesi bi dizi. Eminim izlerseniz sizde benden farklı düşünmeyeceksiniz. 6 bölüm olmasına rağmen ağlamaktan içiniz dışınıza çıkıyor emin olun.

ÖYLEYSE EDA KAÇAR ^^ SEVGİLERİMLE...