26 Şubat 2013 Salı

Güney Kore Hakkında İlginç Bilgiler

* Kore dünyada intihar oranının en yüksek olduğu ülkelerden biri.
* Kore’de sadece Güney Kore arabası kullanılır denebilecek kadar az yabancı araba var.
* Korelilerin birde resmi olmayan İngilizce isimleri vardır.
* Kore’de doğumdan önce çocuğun cinsiyetinin öğrenilmesi yasaktır.
* Koreliler üniversite sınavlarına çatalla giriyorlarmış. Bilemedikleri bir soru olduğunda çatalın onlara doğru şıkkı bulmaları için yardım edeceğine inanırlar.
*Kore’de eğer 30 yaşında bir erkek 19 yaşında bir kızla evlenirse ona "Hırsız’" lakabı takılır.
* Kore Türklerden vize istemiyor.
*Kore'de ölüler 5-6 gün bekletilir çünkü ölenlerin ruhlarının hemen çıkmadığına inanılır.
* Koreli erkekler yabancı kızların onlara "oppa" diye seslenmesinden hoşlanmaz.
* Kore'de evlilikten sonra kadınlar kocalarının soyadlarını almaz.
* Kore’de öğrenciler ilkokulda 5, ortaokulda 8, lisede ise 12 saat ders görüyorlar.
*Okullarda dijital kitap uygulamasına geçen ilk ülke Güney Kore.
* Kore de bina numaraları belli bir düzene göre gitmiyor, binanın yaşına göre veriliyor.
* Kore’de kalamar canlı yenilir -yarı canlı da denebilir-.
*Kore’de iyi ve kötüyü sembolize eden iki kuş vardır. Kötülüğü sembolize eden kuş; karga, iyiliği sembolize eden kuş; saksağandır.
* Kore’de bir teste girilecekse eğer o gün saçlarını yıkanmaz. Saçların yıkanmasıyla beyindeki bilgilerinde yıkanacağına inanırlar.
* Kore’de biri sevgilisine kırmızı ayakkabı hediye ederse bu yakın zamanda onu terk edeceği anlamına gelir.
* Kore’de geceleyin tırnak kesmenin iyi olmadığı söylenir.Geceleyin tırnak kesen birinin tırnaklarının fareler tarafından yenileceği ve tırnağını kesen kişinin ruhunu alacağına inanırlar.
*Kore'de geceleyin şarkı söyleyen birinin ertesi gün bir yılan tarafından sokulacağına inanılır. (Öyleyse K-Pop sanatçıları yılan zehrine bağışıklık kazanmış -___- )
*Kore'de evlenirken eşiyle arasında 5 yaş fark olan kişinin evliliğinin kötü gideceğine inanılır.
*Kore'de 4’ün uğursuzluk getiren bir rakam olduğuna inanılır.
*Kore'de basket oynamamanın kişinin boyunu uzatacağına inanılır.
*Kore'de sınavdan önce soyun çorbası içilmez, bu kötüdür.
*Kore'de rüyasında domuz gören birinin şansının açılacağına inanılır.
*Kore'de rüyada sizin ya da başkasının düşmesi ölüme haberine işaret eder.
*Kore'de Hyundai Sonata’nın S'sini çalmak üniversiteye girme şansını artıracağına inanılır.
*Kore'de tavuk boynu yerseniz daha iyi bir şarkıcı olmanızı sağlayacağına inanılır.
*Kore'de yeni açılmış bir iş yerinin kapısının önüne tuz dökmenin zenginlik getireceğine inanılır.
*Kore'de uzun saçları olan bir bayanın uyurken saçlarının açık uyumamalıdır. Çünkü bir hayaletin kadının  saçlarını tek tek sayacağına ve son saça gelince kadını öldüreceğine inanılır.
*Kore'de büyük elli ve büyük ayaklı insanların yalancı ve hırsız olduklarına inanırlar.
*Kore'de bir kişinin ismini kırmızı kalemle yazmanın o kişinin ölmesini istediğiniz anlamına gelir.
*Kore'de bir kişinin kan grubunun onun kişiliğini belirlediğine inanılır.
*Kore'de bacaklarınızı sallayarak oturmanın kötü şans getireceğine inanılır.
*Kore'de çocuğun durmadan masanın altına girmesinin çocuğun büyümesini engellediğine inanılır.
*Kore'de eğer başkalarıyla yemek yiyorsanız eğer son lokmayı siz yerseniz tombul olacağınıza inanılır.
*Kore'de hamile bir bayanın sadece güzel yemekler yemesi gerektiği düşünülür,çünkü eğer güzel yemek yerse çocuğununda güzel olacağına inanılır.
*Kore'de aşı olacağınız gün duş yapmanın tehlikeli olduğuna inanılır.
*Kore'de yemek çubuklarını yukarı gelecek şekilde tutmak uzakta yaşayan biriyle evleneceğiniz anlamına geldiğine inanılır.
*Koreliler yanık yemek yemenin kanser yapacağına inanırlar.
*Koreliler kışın çorap giyilmezse bacakların küçüleceğine inanırlar.
*Koreliler spor yaptıktan sonra oturmanın kalçayı büyüteceğine inanırlar.
*Koreliler rüyada dışkı görmenin maddi zenginliğe işaret ettiğine inanırlar.
*Koreliler vantilatör açıkken uyurlarsa ölebileceklerine inanırlar.

24 Şubat 2013 Pazar

Pişti Olan Ünlüler ve Benim Yorumlarım..

Herkese merabalar o zaman tekrardan sevgili arkadaşlar.. Bugün pişti olan Güney Koreli masum ünlüleri sizlerle paylaşıp kendi yorumumu da böyle şak diye oturtmayı düşünüyorum gediğine..
O zaman başlayalıım ^^

Yoon Eun Hye ve Madonna

Tamam Madonna 3427836583 yıldır yaşlanmamanın en büyük kanıtıdır, yaşını gram göstermeyen harika kadınlardandır amma velakiin Yoon Eun Hye çok bi taş olmuş be bu elbiseyle. Bi kere elbiseye o çizmeler gitmemiş Madonna'cığım. Alttan gösterdiğin o dantelli iç çamaşırı da fazla kaçmış. Onu göstereceğine açaydın iyice. Eldivenlere lafım yok ama çizmelerden kaybetin canımın için. Eun Hye, altın rengi aksesuarlar ile bence harika bi seçim var. Tuttum seni kız!!1!1





Lee Seung Gi ve Kim Hyun Joong

Lee Seung Gi'yi beğenirim aslında ben. Sevmediğim bi ünlü değildir kendileri. Tabii gözüm KHJ kadar tepelerde değil ama. Neyse, öhöm. İlk olarak tişörtü çok fena beğendim yani. Zaten erkeklerin ceket giymesi eritir beni.   Seung Gi'nin tişörtün üzerine giydiği şeyi beğenmedim, hiç hoş durmuyo kanımca. Ama KHJ'un ceketi bi fena. Yani KHJ ezer geçer bu kadar.






Goo Hye Sun ve Woo Hee Jin ve Yoona

Açıkçası elbiselerin altına siyah çorap çoğu zaman midemi bulandırır. Sen n'aptın Goo Hye Sun?! O ne rüküşlük öyle hele.. Saygıdeğer Hee Jin, ten renginle aynı renk elbise ne alaka?! En iyisi, en hoşu Yoona olmuş vallahi. Çok bğeendim. Saçlar gayet doğal. Takıyla doldurmamış kendini. Makyaja da boğmamış. Olmuş bence. Yoona destekçinim kızım ^^




Hwang Ji Hyun ve Choi Song Hyun

Elbise ikisinde de hoş durmuş kanımca. Sadece Hwang Ji Hyun'un eline aldığı çantayı beğenmedim. Ayrıca belki ufak, nazik bi kolye ve bilezikle süslenebilirdi. Ayakkabılarda güzel ve kibar durmuş. İkisininde fiziği güzel olduğundan şahane durmuş ^^











Jun Ji Hyun ve Jessica Simpson

Simpson'ın basenleri mübarek çıkmış orya. Hiç güzel durmamış, beğenmedim Simpson'da. Ama Jun Ji Hyun, kaldırmış elbiseyi. Cidden Jun Ji Hyun'da çok daha etkileyici Simpson'a göre...









Han Ji Hye ve Victoria Beckham

Beckham'ın harika fiziği bi yana ayakkabısını hiç beğenmedim. Ona kalırsa Han Ji Hye'nin çantası çok öğğğk yani. Berbat yani. Bileklik-saat herneyse onu da beğenmedim ama ayakkabısı çok hoş. Ayrıca Ji Hye'nin elbisesindeki kuşağı beğenmedim. Victoria Beckham'ın elbisesindeki askı hem elbiseyi toplu göstermiş hem de o fazla rüküşlüğü biraz toparlamış kanımca. Ama aralarında seçim yap deseniz yapamam. İkisininde artıları ve eksileri var bence -___-







Park Bom ve Paris Hilton

Paris Hilton'un her giydiğini ve dahi kendisini pek beğenmesem de bu mayomsu-badimsi zımbırtı Park Bom'da olmamış yahu. O ne öyle?! Mayoyu giymiş altına siyah parlak tayt falan olmamış anacım. Hilton güzel kombine etmiş, beğendim ^^






Lee So Yeon ve Kim Shi Yang

Elbise ikisinde de güzel durmuş fakat Lee So Yeon'un eline aldığı çantayı beğenmedim. Aslında çanta tek başına güzel fakat elbiseyle olmamış gibi, belki çantayla aynı renk, aynı kumaş ayakkabı olsaydı olurdu yani. Ama Shi Yang'ın bilekliği acayip, çok hoş, harika durmuş yani. Ayakkabı konusunda ise ikisininki de HA-Rİ-KA! Çok beğendim olum. Güzel yea. Ama Shi Yang'ın küpeler bi hoş yani. İkisini de beğendim lan.









Choi Jung Won ve Lee Young Eun ve Kim So Eun

Üçünde de beğendim elbiseyi aslında ama eksikler, abartılar falan var bence. Choi Jun Won da fena durmamış. Lee Young Eun, harika bacaklarıyla elbiseyi tamamlamış. Çok mu çok fena durmuş yani. Kim So Eun çok beğendiğim ve beğendiğim Güney Koreli bayanlardandır. Boys Over Flowers'dan çekilmiş bu fotoğrafta elbise hoş durmuş da o çorap nedir So Eun Unniem yaa. Olmamış olmamış. Yine en kurtaranı, Lee Youn Eun ^^




Lee Ji Ae ve Park Jung Ah

Lee Ji Ae'nin o kollarına taktığı zımbırtılar çok iğrenç durmuş bence. Zaten ten rengi yüzünden elbiseyi pek beğenmedim üzerinde. Ama Park Jung Ah'da elbise şahane durmuş. Ten rengi elbiseyle çok uymuş. Koluna taktığı kalın pırlantamsı parlak bileklik şahaane. Saçları da iyi durmuş. Vücuduna da oturmuş falan. İyi sonuçta >.<










Gang Seong Yeon ve Eugene

Saçlar, küpeler, ojeler, yüzükler olarak bakacak olursak Gang Seong Yeon harika durmuş elbiseyle. Eugene'de elbiseyi kaldıramamış demiyorum fakat saçı çok sade. Küpe olmaması büyük eksiklik. Çok belli duruyo yani. Öyle işte ^^








Yoon Eun Hye ve Jang Seo Hee

Yoon Eun Hye her giydiği kıyafetle güzel duruyo bence ya. Ayakkabılar da güzel durmuş. Yapılacak pek yorum yok ama Eun Hye saçlarını dağınık topuz şeklinde toplasaymış ya da böyle hafif yamuk at kuyruğu falan daha güzel dururmuş. Saçları elbisenin omuz kısmındaki o ayrıntıları kapatmış mı desem fazla kalabalık göstermiş mi desem ne bilemedim ama hoş durmamış yani.









Sandara Park ve Yoon Eun Hye ve Taylor Momsen

Taytla çok güzel durmuş elbise. Sandara Park'ı çok beğendim. Dediğim gibi Yoon Eun Hye'yi her kıyafetle beğeniyorum. Sade topuzuyla elbiseyi tamamlamış kanımca. Taylor Mamsen'da da kötü durmamış ama saçlar toplu olsaydı -tam toplu değil, hani böyle dağınık topuzumsu- daha hoş dururdu. En çok Sandara Park'da beğendim. Saçları, ayakkabıları bence şahane.


Kim Ah Joong ve Kim So Eun

Ah Joong'un kuşağı ve elbisenin altına giydiği siyah çorabı beğenmedim hiç. Saçların açık olması da hoş durmamış. So Eun herşeyiyle mükemmel bence. So Eun'un kuşağının ince olması daha hoş durmuş. Küpeleri elbiseyle zarif durmuş. Saçlarını toplamış olması da artı puan kazandırmış kendine. Beğendim..










Shin Mina ve Yoon Eun Hye

Gömlekleri ele alacak olursak iki rengi de oldukça ağır durmuş. Gömleği beğendim ikisinde de. Bel üstü eteklerini yorumlayacak olursak, Shin Mina'nın eteği daha hoş olmuş, boy olarak. Çünkü bence o gömleğin altına çok uzun etek gitmez. Fakat Eun Hye'nin eteğinin daha yüksek belli olması ve o tam göğsünün altında yani eteğin başladığı yerdeki kuşak benzeri ayrıntı daha hoş durmuş. Yani kısaca etek Shin Mina'nınki gibi kısa olsaydı ve Eun Hye'ninki gibi o kuşak benzeri ayrıntıya sahip olsaydı gömlekle şahane bi kombin olurdu. 
*UFACIK NOT: Eun Hye'nin çantasına benden kocaman bi 'öğğk'. Ama ayakkabı da ezer geçer.





22 Şubat 2013 Cuma

Kore Dizilerinin En'leri...

Ufak bi sakatlanma geçirdiğimden ötürü yazamadım bi süredir kusuruma bakmayın artık dostlar... Kadının biri ayağımı arabasıyla çiğnedikten sonra arkasına bakmadan tüydü de...
Herneyse, öhöm öhöm.. Bugün sizlere K-Drama'lar arasında kendimce seçtiğim enlerimi paylaşacağım. Umarım fikren çok ters düşmeyiz ^^ Öyleyse başlıyoruum..

EN GÜZEL AŞKIN YAŞANDIĞI DİZİ: You've fallen for me.


Jung Yong Hwa ve Park Shin Hye'nin başrollerini oynadığı dizi, Lee Gyu Won ve Lee Shin arasındaki aşk benim cidden K-Drama'lar arasında en çok hoşuma gideniydi. Nedendir bilmiyorum.. Defalarca izleyip sıkılmadığım sahneleri var. Defalarca izlemiş olmama rağmen hala gözlerimi doldurabilen sahneleri var mesela. Bu nedenle You've Fallen For Me, Park Shin Hye ve Jung Yong Hwa aşkını tek geçerim arkadaş. Zaten bu diziden sonra aralarında aşk dedikoduları falan çıktıydı baya. Keşke olsaydı, yakıştırıyorum aslında ben bunları fazlaca yani o.O Gerçi ben çoğu dizi çiftini yakıştırıyorum neyse diğerine geçelim en iyisi.


EN GÜZELİ BOL DİZİ: Boys Over Flowers


Durun arkadaşlar vurmayın yahu. Bi açıklamama izin verin. Dizinin başrolü olacak Jan Di'yi bu genelleme dışında tutuyorum. Başrol çirkin olduğu için dizideki bütün bayan oyuncuları mı yok sayalım yani? Bence Jan Di dışındaki bayan oyunculara bakacak olursak en çok güzeli olan dizi BOF idi...





EN DUYGUSAL DİZİ: City Hunter


Sanırım en çok City Hunter'da içim acıdı ve ağladım. Bir günde bitirmiş olduğum için dizi bittiğinde gözlerimin altında ciddi anlamda torba vardı yani -__-
*UFACIK NOT: Yorum yapmadan ya da ters bişeyler yazmadan önce tüm bunların benim naçizane fikirlerim olduğunu unutmayın lütfen...








EN UNUTULMAZ: You're Beautiful


İlk izlediğim dizi olmasından mı kaynaklanıyor bilmiyorum ama benim için en unutulmaz K-Drama bu arkadaş. Konusu öyle güzel öyle içten ki sevdiriyor kendini mesela :D Sonracııma, Lee Hong Ki, Jung Yong Hwa falan var. Park Shin Hye bile burda yani. Gel de unut diziyi ^^







EN GENÇ İŞİ: Dream High


Konusu ve oyuncuların genç yaşlarına rağmen gösterdikleri başarı ele alınıp incelendiğinde cidden şahane bi diziydi. İkinci sezonu için beklentilerimizi arttırdıkları için, gerekene veremediklerini düşünüyorum bende evet. Fakat ilk sezon cidden şahaneydi. Bence izlenmesi gereken, ciddi dersler veren bi dizi. Hayalimin peşinden koşmam gerektiğini bu diziyle iyice kavradım. Her gün ost'unu dinlerim mutlaka; DREAM HİGH, FLY HİGH ^^




EN BAŞLARDA-SİNİR-BOZUCU-SONRADAN-OHA-FALAN DİZİ: Playful Kiss


Şimdi eminim diyosunuz ki; yuh be bu nasıl bi en'dir böyle. İşte böyle bi en.. Açıkçası bu diziye karşı hissettiklerimi daha doğru anlatacak bi başlık bulamadım. Bu dizide KHJ'un acayip soğuk tavırları başlarda beni delirtiyodu. Hele kızın arsız arsız peşinde dolaşması... Neyse ki sonunda ve özel bölümlerde herşey rayına oturdu ve iyiki izlemişim dedim, dedirtti yani. Sakın başlıktan kötü bi dizi falan sanmayın, sonu şahane olanlardan biri daha ^^




EN KLİŞE AMA KLİŞE OLMAYAN : Secret Garden


Açıkçası ruhların değişmesi falan herkes için fazla klişe bi olaydır. Yok kızla oğlanın ruhları değişir, zengin oğlan fakir kız. Oğlanın anası kıza kan kusturur falan.. Fazla klişe geliyo dimi? Ama öyle değil işte. İzleyince 'yuh ama artık' gibi tepkiler verdiriyo insana. Evet o ruhların değiştiği kısım azıcık sıkabilir ama sonuç olarak beğenerek izlediğim ve unutmamak üzere yemin ettiğim diziler koleksiyonumdan birini daha sizlerle paylaşmış bulunmaktayım.
*UFACIK NOT: Bana kalırsa K-Drama'larda en iyi kadın rolü yapan erkek ve en iyi erkek rolü yapan kadın Secret Garden'daydı. Acayip beğenmiştim. Hele Hyun Bin'in çığlıkları :DD


EN KÖTÜ UYARLANMIŞ DİZİ: To The Beautiful You


Aslına bakarsanız ben ilk olarak Kore versiyonunu izlemiş ve diziyi çok yetersiz bulmuştum. Çünkü kocaman bi okuldan bahsedilmesine karşın olaylar sadece 5-6 kişinin arasında geçiyodu. Japon versiyonu Hana Kimi'yi izleyince tespitlerimin doğruluğunu kanıtlamış oldum kendimce. Gerçekten Hana Kimi yanında çok basit kalmış bi versiyon bence. Normalde dizilerin hep Kore versiyonunu Japonlarınkine tercih etsem de bu dizi için Japonlara desteğim sonsuz arkadaş.


EN SONRADAN ŞAHANELEŞEN: Flower Boy Ramyun Shop


Tecrübeyle sabittir eğer bi dizinin adında Flower Boy ve benzeri zımbırtılar varsa o dizi yakışıklı kaynıyo demektir. Başlarda sıkıldığım için 2 kez bıraktığım sonrasında devam ettiğim ve devam ettikçe bıraktığım için kendime sövdüğüm güzel bi dizi. Dediğim gibi yakışıklı kaynıyo ciddi anlamda. Pek çirkin kız olduğunu da söyleyemem. Başrol şahane olmasa da çirkin değildi bence...






EN ÖZGÜN KONULU DİZİ: Flower Boy Next Door


Kesinlikle daha önce işlenmemiş bi konuyu işlemesi nedeniyle acayip beğenerek takip ettiğim bi dizi. Zaten sadece 2 bölümü kaldı bitmesine. 16 bölüm olmasına acayip üzüldüğüm dizilerden biri daha. Park Shin Hye burada yine güzel oyunculuğunu sergilemiş. Üstte de bahsettiğim gibi, Flower Boy gibi bi zımbırtı varsa dizinin adında, dizi yakışıklı kaynıyodur. Evet alın size kanıt, işte burda ^^


EN GÜZEL GRUP DİZİSİ: Shut Up: Flower Boy Band


Alın size bir Flower Boy ve bir yakışıklı cenneti daha ^^ Dizinin müzikleri cidden hoş. Geçen aşkı pek beğenmesem de, gruptan ayrılmalar falan olsa da grubu en iyi yansıtan dizi olduğunu her yerde savunabilirim. Genç oyuncuların olduğu bi dizi olmasına karşın oldukça başarılı. Diziyi çok uzun zaman önce izlemiş olmama rağmen dizi müzikleri hala telefonumdadır ve sıkılmadan dinlerim ^^


EN KONUSUZ: School 2013


Ne kadar düşünürsem düşüneyim, kaç defa tekrar izlersem izleyeyim bu dizi adına tam bi konu oluşturamıyorum kafamda. Yani biri çıkıp izlemişindir sen bunu da mutlaka hadi anlat bakalım konusu ne dese, 2-3 cümle kurarım onlarda birbirlerinden oldukça anlamsız olurlar. Oyunca kadrosu falan 'oha,for' olsa bilee, diziden bi halt anlamayınca bi işe yaramıyo pek.





EN DOZUNDA DİZİ: Personal Taste


Herşeyin ciddi anlamda dozunda olduğu nadir dizilerden. Aşkı da dozundaydı, acısı da, ayrılığı da.. Öyle hiçbi şey abartılı gelmedi gözüme. Bu yüzden severek izledim. Zaten Lee Min Ho var yani, sevmeyerek izlemek az bişey zor olur düşünüyorum ^^














BUNLARIN DIŞINDA; önermek istediğim filmler var. Mutlaka izleyin diyeceklerim.. Sunny, Bir Milyonerin İlk Aşkı, Teach You Love ve Hırçın Sevgilim.. Bu Kore filmleri izlenesi hatta ve hatta sevilesi filmler. Hele Teach You Love.. Cidden en ters köşeye yattığım film oldu bu zamana kadar. Ağzım beş karış açık izledim bi yerden sonrasını. Hadi canım! dedirtecek cinsten bi film ^^

Japon dizilerinden öneri isterseniz; yukarıda da yazdığım gibi Kore versiyonu To The Beautiful You olan Hana Kimi ve Koizora.. Koizora kesinlikle izlenesi bi dizi. Eminim izlerseniz sizde benden farklı düşünmeyeceksiniz. 6 bölüm olmasına rağmen ağlamaktan içiniz dışınıza çıkıyor emin olun.

ÖYLEYSE EDA KAÇAR ^^ SEVGİLERİMLE...

7 Şubat 2013 Perşembe

DREAM HİGH SEZONLARI, YORUMLARI VE OYUNCULARI

Öncelikle kesinlikle söylemeliyim ki Dream High 2'yi beğenmedim. Tamamını izlemedim ama kesinlikle bana yetmedi. Yani ilk sezon gerçekten güzel olduğu için, sezon 2 konusunda beklentilerimiz artmıştı haliyle. Ama kesinlikle beklediğim gibi değil. İzlemeye devam edeceğim, umarım fikrim ileriki bölümlerde değişir.
Şimdi gelelim Dream High Sezon 1'e. "Bayıldım, çok sevdim, aşırı aşırısı hiç bitmesin istedim" tarzı dizilerimden biri daha. Unutmamak üzere yemin ettiğim diziler koleksiyonuma eklendi bile. Konusu, oyuncular, bitişi, verdiği dersler açısından kesinlikle eşi benzeri bulunmaz bir diziydi. Bana kızabilirsiniz fakat bence verdiği dersler niteliğinde BOF'dan güzeldi. Okul dizileri arasında beni eeen çok etkileyen diziydi diyebilirim. Bunun dışında değinmek istediğim bir iki yer var.

Öncelikle Pil Suk ve Jason aşkı. Amaaaan Allah'ım! Bu nasıl bir şeydi böyle? Onların sahneleri gelsin diye dua ederek izledim birçok bölümü. Bu ne harika bir aşktı. Gerçekten çok çok beğendim. Dizide eeeen çok hoşuma giden taraftı, bu ikilinin aşkı.
Özel bölümde birlikte yemeğe çıktıklarını falan söylemişti sunucu. Keşke aralarında birşeyler olsa çünkü cidden çok yakıştırıyorum ben IU ve Wooyoung çiftini. Çok tatlılar ya. İnsanın "oyyyşş" diye bağırıp, çığlık atası geliyor.





Bir de Suzy yani Go Hye Mi'nin son anda Sam Dong'a aşık olması mevzusu var. Hayır yani bu K-Drama değil mi? K-Drama denince akla ikinci erkek hep kaybeder gelmez mi? Açıkçası bende öyle işliyor -du. Değişti. Hep dizilerde bu değişiklik olsa nasıl olur diye düşünmüştüm. Gerçekten olmuyormuş. Bence K-Drama'lar kendi bildiklerinden şaşmasınlar. Çünkü esas oğlan öyle sap gibi kalınca çok kötü hissettim kendimi :D
Suzy'nin özel bölümde yani konserde yaptığı hatalardan ve insanların ona ettiği yardımlardan dolayı utanması ve ağlaması beni çok etkilemişti. Kamera arkasını izlediğiniz zaman gerçekten çook saçma hatalar yaptığını görebilirsiniz fakat yine de dizide harika bir iş çıkardığını düşünüyorum. Fighting Suzy!

Sevdim keratayı çok. Hep Go Hye Me ile birlikte olmalarını istedim fakat yazar öyle istemedi işte. Yapacak birşey yok. Kader işte ^^
Sam Dong'un henüz köydeykenki halini çook beğenmiştim. Fakat saçlar kısaldıkça daha bi tatlı olduğunu farketmedim değil :D Her ne olursa olsun, Go Hye Me ile Sam Dong ilişkisi istediğim şey değildi.
Bu kıza dizinin başından sonuna kadar büyük bir sempati duydum çoğu kişinin aksine. Bence çok hoştu. Hata yaparken bile. Keza IU'dan sonra en çok beğendiğim sese sahip olan kişide kendisidir.




4 Şubat 2013 Pazartesi

City Hunter konusu, oyuncuları ve yorumu

City Hunter dizisini yeni bitirmiş bulunmaktayım. Aslında HanaKimi gibi neşeli bir diziden sonra City Hunter biraz şaaptı beni. Neyse, öhöm öhööm.
Gelelim City Hunter'a. Öncelikle kesinlikle üzerinde durmak istediğim sahneler var. O zaman başlıyorum :)
Lee Min Ho'nun dizinin ilk bölümündeki yani henüz Tayland'da oldukları hali benim acayip hoşuma gitti. Özellikle Ajussi'yi kurtardığı anlarda üzerinde yeşil tişört ve gözlerindeki haylaz çocuk bakışı beni öldürdü diyebilirim.
Ajussi'nin dizinin başından sonuna kadar her refleksine, her sözüne güldüm diyebilirim. Adam dayak yedikten sonra bile beni güldürdü yani. Bence diziye renk katan Ajussi'ydi :D
Kim Sang Joong zaten beğendiğim orta yaşlı erkek oyuncularındandır Kore'nin. Adamın inkar edilemez bir karizması var. Fakat bu dizide finalde City Hunter olduğunu söylemesi ve intikam ateşi yüzünden hayatını mahvettiği oğluna büyük bir iyilik yapması dışında pek birşeyini beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Yani kısacası adama saygım sonsuz fakat dizide üstlendiği karakter beş para etmezdi. Fakat altından kalkması gereken rol gerçekten zordu ve bence dizideki diğer herkes gibi çok başarılıydı.
Veee geldik Park Min Young'a. Yani namıdiğer Kim NaNa'mız. Şu zamana kadar izlediğim dizilerde en beğendiğim kadın başroldü. Hem başarı açısından hem güzellik. Bu zor rolün altından o kadar güzel bir şekilde kalktı ki size yemin ederim, ağlarken güldüm. Bu dizide en beğendiğim ayrıntılardan biriydi Kim NaNa'nın saflığı ve aşkının duruluğu. Hele kurşunun önüne atlama sahnesi, beni benden aldı. Diyemiyorum daha birşey :D

Birçok kişi Savcı'yı sevmese de ben dizinin en başından beri sempati duyuyordum bu adama. Hatta ilk başlarda Bay Uzun Bacak olarak Min Ho'ya rakip olabileceğini bile düşündüm, Kim NaNa konusunda yani. Fakat City Hunter'ı yakalamayışı ve sırf o kayıp belgeleri alabilsin diye ölüme gidişi beni çok etkilemişti. Babasını öldüren kişiyi sırf adaletli bir savcı olabilmek için affetmesi büyük bir onur gösterisiydi benim için ve ona duyduğum sempatiyi ikiye katlamıştı. Ayrıca öyle bir babaya sahip olmasına rağmen işinde bu kadar adil ve doğru olması ona bir karizma katıyordu. Bunun da pek kolay bir rol olduğu söylenemezdi fakat herkes gibi Savcı'mız da mükemmeldi.



Açık konuşmak gerekirse izlediğim dizilerin neredeyse hiçbirinde rolünü kötü oynayan ya da rolünün altından kalkamayan birini gördüm. Keza o insanlar bu işi benden çok çok daha iyi bilen profesyoneller olduklarından benim onların bir hatasını farketmem oldukça zor olur. Yani oyunculuğunu beğenmediğim kimse olmadı izlediklerim arasında. Fakat çift olarak çok az diziyi beğendiğim gerçeğini saklayamam. İzlediğim her dizide illa ki bir çift var ama ben nasılsa bu çiftleri bir türlü beğenemiyorum.
Genelde kızlar erkeklerin yanında biraz fazla sönük kalıyor bana göre. Fakat City Hunter'da Lee Yoon Sung ve Kim NaNa çifti tek kelimeyle mükemmeldi. Dizinin başından sonuna kadar beğenmediğim tek nokta olmadı çift olarak. Aradaki konuşmalar bile harikaydı. Çünkü K-Drama'larda ya erkek ya kız -genel olarak kız- hep susan ve ezilen taraf oluyor. Fakat burada Kim NaNa tek kelimeyle mükemmeldi. O saf tavırlara rağmen verdiği sivri cevaplar ve kesinlikle lafın altında kalmayışı beni mest etti.
Birbiri için ölüme giden bir çift ilk defa bana hiç yapmacık gelmedi. Normalde ölüme gitme mevzusu beni bayar, sıkar çünkü çok baneldir, klişedir. Ama burada öyle güzel işlendi ki, ben hayranlıkla izledim. Gerçekten çift konusunda mükemmellerdi. Bir konuya daha değinmek istiyorum. Dizinin beğendiğim bir diğer özelliği ise; sadece birkaç kişi arasında dönüp durmamasıydı. Yani çok kalabalık bir kadroya rağmen 5-10 kişi dışında geriye kalan herkesin figüran havasında olmaması beni mutlu etti. Çünkü böyle diziler beni gerçekten bayıyor. To the Beautiful You gibi mesela.
Ama elbette bu dizinin olumsuz yorum yapacağım bir yanı var ki adım gibi eminim çoğu insan bundan şikayetçidir benim gibi. Sonu çok ucu açık ve alakasızdı. Kim NaNa ve Lee Yoon Sung bakıştılar, gülüştüler ama ne sarıldılar ne elele tutuştular. Ve ardından şaka gibi Lee Yoon Sung'un sinirli bir şekilde araba sürmesini gösterdiler. Diziyi burada bitirmeleri dizinin baştan sona yarattığı ve final bölümünün son 5 dakikasına kadar inanılmaz derecede desteklediği o etkileyici havayı kaçırması çok can sıkıcıydı. Yönetmenin sonradan yaptığı açıklama kesinlikle tatmin edici değildi çünkü eğer ben bir dizi izliyorsam onun sonunu görmeliyim, dizi bittikten sonra yönetmenden duymak çok saçma.
2. sezonu çekilsin mi diye bende düşünmedim değil fakat 2. sezonu çekilseydi yönetmeninde dediği gibi hikaye tamamen değişirdi. Fakat Youtube'da City Hunter Traiser Season 2 diye birşey izledim az önce. Kim NaNa'nın ablası çıkıyor City Hunter'ın peşine düşüyor sonra kardeşinin onu sevdiğini öğreniyor falan. Oldukça karışıktı. Ama City Hunter'dı. Traiser var ama sezon yok bu oldukça kafa karıştırıcı :D
HERNEYSE, BENİM CİTY HUNTER YORUMUM BUDUR. DİZİYİ TAM BİR GÜNDE BİTİRDİĞİM GERÇEĞİ BİR YANA AKSİYONU BOL AŞK DİZİLERİ ARASINDA GERÇEKTEN BEĞENDİĞİM TEK DİZİYDİ. HERŞEY DOZUNDAYDI. FAKAT DİZİNİN BİTİMİ OLDUKÇA ALAKASIZDI VE İNSANLARIN NE OLDUĞUNU KAVRAYAMAYACAKLARI ŞEKİLDEYDİ. SAYGILARIMLA, BAYAN ÇOK BİLMİŞ ^^


3 Şubat 2013 Pazar

Lee Min Ho

İkinci favorimdir, Kore erkekleri arasında. İlki elbette Hong Ki ohoho ^^

Lee Min Ho 22 Haziran 1987 Seoul, Güney Kore'de doğmuştur. Bir ablası vardır. Küçükken futbolcu olmak istiyordu. Ancak ilkokul 5. sınıftayken geçirdiği bir yaralanmayla hayalleri sona erdi. Hala futbolla ilgilidir ve Nal Do Ho favori oyuncusudur. Lise 2. sınıftayken oyunculuk dikkatini çekti. Lisede bir üst sınıf öğrencisinin yardımıyla Starhaus Entertainment'a katılmıştır. Eğitiminden sonra oyuncu seçmelerine katılıp çeşitli küçük rollerde oynamıştır. İlk büyük rolü Boys Over Flowers dizisinde Go Jun Pyo'dur. Bu televizyon dizisi son derece popüler olmuştur. Okuduğu okul; Konkuk Üniversitesi Film ve Sanat Bölümüdür.








Ufacık bir not iliştireyim; Bu adamı en çok Personal Taste ve City Hunter'da sevdim. Kızmayın ama BOF'da favorim Kim Hyun Joong  idi ^^

Lee Hong Ki

Lee Hong Ki kimdir?

Adı: Lee Hong Ki
Mesleği: Oyuncu ve şarkıcı
D.Tarihi: 2 Mart 1990
Burcu: Balık
Boy: 1-78
Kilo : 60
Kan Grubu : AB
Bağlı olduğu ajans: F&C Müzik
Bulunduğu müzik grubu: F.T Island
Hobileri: Şarkı Söylemek, Müzik Dinlemek, Futbol Oynamak, Video Oyunları Oynamak ve Yemek yapmak
Ailesi: Anne, Baba ve Kız Kardeşi

Dizileri:
Noriko Goes to Seoul
Muscle Girl
My Girlfriend is a Nine-Tailed Fox
More Charming by the Day
You're Beautiful
Style
On Air
Unstoppable Marriage
Kkangsooni
Neh Sontob Kkeuteh Bichi Nama Issuh
Magic Kid Masuri

Filmleri:
Winter Child



K-POP

K-POP ımm..
Size biraz utandığım bazı şeylerden bahsetmek istiyorum K-POP ile ilgili. Aslına bakarsanız ben Türkçe ya da İngilizce olsun her dilde sadece Rap müzikle ilgilenen biriyimdir. Dünya genelindeki bütün rapçileri bilirim neredeyse. En bilinenden, en az bilinene kadar. Sansar olsun Keny Arkana olsun ya da 2Pac, Eminem gibi dünya starları olsun. Yani kısaca hepsini tanır, dinler ve severdim. Ben tamamen Pop müzikten nefret ettiğimi sanıyordum, aslında yalnızca Türkçe Pop'tan nefret ediyormuşum. Tabii bunu anlamam biraz zaman aldı. Kore hayatımda büyük bir yer kaplamaya başladığında, artık insanlar bana her sohbetimizde Kore'yle ilgili birşeyler soruyorlardı. Bu hoşuma gitmiyor değildi. Ama bir zaman sonra belli başlı sorulara cevap veremediğimi farkettim. Mesela; "En iyi müzik grupları kim?", "Şu K-POP denilen şey nasıl?"...
Halbuki bunlarda tamamen Kore'yle alakalı sorulardı. CEvaplayamıyordum çünkü bu konuda tamamen cahildim. Daha sonra araştırmaya başladım. Ki ben gerçekten araştırma konusunda çok titizimdir. Yani eğer birşeyi araştırıyorsam haftalarımı, aylarımı dahi alsa en ince ayrıntısına kadar öğrenmek isterim. K-POP'ta da aynı şey oldu. Herşeyiyle araştırdım. Bir ablamın aracılığıyla Kore'ye giden bir abiden çok sağlam bilgiler aldım. K-POP'a dair araştırılabilecek herşeyi araştırdıktan sonra, gerisini kulağıma bıraktım. En ünlü gruplardan en tanınmayanlara kadar herkesi dinledim. Artık insanların sorularını cevaplayabiliyordum ama yine de bir önyargı beslemiyor değildim. Daha sonra farkettim ki SuJu'nun birkaç şarkısı benim ağzıma dolanmış bile. Tabii hemen K-POP delisi olmadım yani. 
Yaklaşık olarak 6-7 ay sonra hiç dinlemem demediğim Pop müziği şu Koreliler bana sevdirdiler. İşte o zaman anladım benim sevmediğim Pop müzik değil Türklerin içine ettikleri Pop müzikti. Yani benim sevmediğim Suju'nun ya da Girls' Generation'un yaptığı Pop değil, Serdar Ortaç'ın Demet Akalın'ın yaptığı Pop müzik idi. Aradan 2 yıldan fazla geçmiş olmalı fakat ben hala her K-POP sanatçısını dinlemiyorum, yalan söyleyecek değilim. Zaten dinlemek zorunda da değilim fakat en azından artık her konuda önyargılı olmamayı öğrendim. Biri bir grup önerdiğinde müzik türüne göre değil yaptığı müziğin kalitesine ve sevip sevmediğime bakıyorum sadece. Bu sadece K-POP konusunda değil çok fazla konuda değiştirdi beni. Önyargılı davranma huyumdan tamamen kurtuldum diyemesem de artık eskisi kadar katı değilim bilmediğim konulara. 
Kore'nin bana kattığı bir başka özellik daha işte.
Bunu birileriyle paylaşmak iyi geldi aslında ^^